Hamburg’da 2. ay

Dolu dolu 2 ay oldu bile. Ben oturup yazana kadar günler geçecek yine. En iyisi hemen yazayım dedim. Ela’yı uyuttum, yanına uzandım yazıyorum.

Hamburg’da bu ay nasıl geçti?

Ela’yla “emekleme grubu”na gitmeye başladık komşum sayesinde. Bal gibi bir komşum var, Carina. Eve ilk taşındığımızda orkidesini alıp hoş geldinize gelmişti. Kızı Lea, Ela’dan 2 ay büyük. Ve isimleri bile neredeyse aynı :))) İşte Carina sayesinde Familien Netzwerk Wandsbek yani Wandsbek(ilçenin adı) Aile Ağı ile tanışmış oldum.

Geniş açıyla çekemiyorum çünkü başka bebekleri izinsiz çekemem. Tek tek de soramayacağıma göre, sadece Ela’yı çekiyorum.

Burası bebelerle anne babaların gittiği, ücretsiz etkinlikler düzenlenen bir yer. Biz her Perşembe emekle kulübüne gidiyoruz. Bütün bebeler yerde, ailelere açık büfe kahvaltı var. Bir tane ebe bir de hemşire var. Ebe bebeğin ilk 1 yılını izliyor burada. Emzirme, ek gıda, bebek gelişimi sorularınızı cevaplıyor. Bir de hemşire var. Bebelerin -isterseniz tabii- boyunu ölçüyor, kilosuna bakıyor. Pedagog da var ekipte. Kafanıza takılan davranışları, bebem bu ay geri geri emekledi gibi soruları sormak için hazır bekliyorlar. Bu etkinlik ve danışmalar ücretsiz.

Haftada bir gün hem anne babalar buluşuyor hem de bebeler deli deli emekleyip coşuyor. Burada bebeler çok erkenden yüz üstü yere bırakılıyor. Bunu ayrıca yazıcam çünkü ilginç bir tarafı var. (Yazıyı yazınca link buraya gelir.)

Emekleme dışında yüzmeye devam ediyoruz. Bu ay buradaki arkadaşım Gülru ve oğlu Can Lukas’a daha da alıştım. İyi ki varlar da süper vakit geçiriyoruz (Gülru muhtemelen blogumu okumuyor :))

Bu ay Turkish Expats in Hamburg isimli Facebook grubunun brunch buluşması vardı. –Kışın gelip giderken o ekipten Yiğit ile tanışmıştık. Hatta şu anda oturduğumuz evi yakalayabilmemize o kadar çok yardımı olmuştu ki, kendi kuzenimiz bu kadarını yapmaz demiştik. — İşte tatlı gurbetçi Türklerle yedik içtik, brunchla başlayıp göl kenarında birayla bitirdik. Bayram seyran arada buluşup memleket muhabbeti yapalım dedik. ✌️

Bu ay yaz “gibiydi” neredeyse 5-6 gün dışında hep güneş vardı. Hatta bazı günler baya baya Türkiye gibi sıcaktı.  Şortla, donca, bikiniyle gezsen kimsenin bakmadığı bir ülkeye henüz alışamadım. Hala elim tetikte, her an biri laf edecek gibi. Şaka değil cidden nasıl alışmışsak özellikle de İstanbul’da başka Konya’da başka giyinmeye… Resmen otokontrollü yaşıyormuşuz. Buraya gelip “açılıp saçılmam” zaman aldı. İşte yine o sıcak günlerden birişnse komşum kapımı çaldı, “spontane olduğu için özür diledi” 🙂 ve beni gölde yüzmeye çağırdı. Hophopp 15 dkda iki bebe iki anne, hızlıca jiletle alınmış tüylerle göle doğru gidiyorduk. Göl kenarında şahane tatlı bir kumsal, çocuk oyun alanı ve suyun içinde demir parmaklıktan bir duvar var. Sığ bölümden derin bölüme bebelerin yanlışlıkla geçmesi imkansız yani. Neyse ben Akdenizin berrak sularına alışkın bir ceylan, ben dibi görünmeye suda yüzmek istemeyen bir huylu, göle girdim! Yapmam derken yaptım, baktım herkes yapıyor kapadım gözümü girdim. O sırada gölden fırlayan canavarları falan düşünmemeye çalıştım :))

Bu ay marketlerde ustalaştım. Etiket okumaya alıştım. Belli başlı kelimeleri öğrendim. –Ama hala zorlanıyorsam hop Google Translate’in görüntülü çeviri özelliğini kullanıyorum. Ne olduğunu anlamak istediğini yazılı şeyin fotoğrafını çeker gibi kameraya tutuyorsunuz. Hop kutudaki yazılar değişiyor ekranda. Sihir gibi. —

Artık hem küçücüğk buzdolabımızla optimum depolama yapmayı ve hep taze tüketmeyi çözdük (mini bar gibi)  hem de hangi markette hangi ürünleri beğendiğimizi anladık. Ve etli, sütlü, yumurtalı, deterjanlı alıyoruz alıyoruz alıyoruz… 70 euroyu geçemiyoruz. Her şeyin bio/organik/adil üretim olanını almaya kalksak yine de çoook pahalı olmuyor. Kaliteli ürünleri böyle uygun olması acayip bi nimet. Ela ek gıdaya geçince daha da anladım.

Bu ayın sonunda tek özlediğim şey Akdeniz oldu. Bir de insanlar… Bayram günü buradaki Cemalettin abimiz ve Havva ablamıza gittik. Birkaç Türk aile süper bir bayram kahvaltısı yaptık. O çok iyi geldi kalbime. 💕 Beni bilenler bilir, bayramları çok severim hep Ereğli’de olmak isterim… Buraya taşınırken biliyorduk böyle olacağını ama işte hafif bir acı tad kalıyor insanın boğazında. Bayram geçince o da geçti neyse ki…

Bu ay benim için derinleşme ayı oldu. Yüzeysel bakıp sevdiğim Hamburg’un detaylarını görmeye başladım. Bakalım daha neler çıkacak!

3. ay sonunda bu seride görüşmek üzere! 👋🏻

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s