9 ay.
Ela bu dünyada minicik bir hücreden buralara geleli 18 ay bitti.
Ben hamileliğimi 5. haftasında öğrendiğime göre, benim anneliğimin de aslında 16. ayı bitti. (Buradan MHP’nin 40. yıl hesabına bağlamadan devam edeyim =)
Ne mutlu! Yalan yok, hem mutluyum hem de gururluyum. Ela gibi bir bebeğim olduğu için mutlu, o bebeği güzelce büyütebildiğim, korktuğum ne varsa bin kere araştırıp, evirip çevirip çözümünü bula bula, emin adımlarla ilerlediğim için gururluyum.
Anneliği kotardığımı daha çok hissettim bu ay. Tatmin olmuş bir haldeyim. Çok zevkli.
Bu ay değişik şeyler oldu. Ela emeklemeye çalışırken eli kaydı, pat diye kafasını vurdu parkeye, burnu kanadı. Ben de kucaklayıp sakince ne yapılması gerekiyorsa onu yaptım, sonra gittik Diren’e sarıldık. Ya da Ela bir gün deliler gibi kusup aklımı çıkardığında korkudan öle öle de olsa hızla hazırlanıp komşulardan yardım isteyip hastaneye ulaşabildim.
Bence budur.
Benim olmak istediğim yer tam da böyle bir şeydi. Ödün patlasa da çocuğuna sakince müdahale edebilmek, ihtiyacı olan ilgiyi, bakımı verebilmek… Çünkü çok korkarım evhamdan. İnsanı ele geçirir, keyfini kaçırır, kendinden emin olmasını bile engeller. Evhamlı düşüncelerle çocuğa net yaklaşamamak, özgüvenli bir anne olamamak korkumdu çünkü böyle anneler gördüm etrafımda. Öyle olmak istemedim. Böyle olaylar olup yaşadıkça da keyifleniyorum, başarıyorum evhamsız anneliği diyorum kendi kendime.
Bu ay çok güzelliklerle doluydu. Ela çok güldü, hep güldü. İçim eriyor o güldükçe. Su kaynakları tükenmesin, buzullar erimesin, büyüdüğünde güzel bir dünya olsun istiyorum. En az bizim gördüğümüz kadar güzel bir dünyayı o da görsün büyünce istiyorum. Bu ay hep böyle gelecek hayalleri belirdi gözümde. Ela 4 yaşında, Peru’dayız, çok gülüyor etrafındaki değişik şeylere mesela. Ya da bir Ramazan bayramında Ereğli’de şeker topluyor çocuklarla, olmaz mı? Ya da Ela 3 yaşında, ilk defa karsız, noel babası, kumsalda bir yılbaşı kutluyor Avusturalya’da. Ne eğlenir ama! Deli deli gülmekten geç uyur eminim =) İşte bu ay, ilk defa Ela gözümde hep çocukluk hayalleriyle belirdi. Kaptığım gibi Kaş’a götüresim, ilkokulumu gösteresim, beraber vapura binesim var bu çocukla. İşte bütün bu hayaller sürüp giderken, o minicik bebek halinden çıkışının imzasını da, 9 ayını doldurmaya bir gün kala emeklemesiyle attı. ❤
Eriyen kalbimin, bazen sevgiden Ela’yı yememek için bazen de uykusuzluktan sabır için sıktığım dişlerimin ayıydı bu ay.
Hamburg’daki hayatımızda da ilginç ve güzel şeyler olmaya devam etti. İnişler çıkışlar hep bir arada, hayat normale döndü.
Bu günleri görebildiğimiz için mutluyum. Her yönüyle hayatımın en ilginç deneyimleri sığdı şu 9 + 9 aya.
Instagram’da geriye gidip bakınca çok tuhaf oluyor. İyi ki bu blogu açmışım, iyi ki kusup kusup çubuk kraker yediğim o yatakta başlamışım paylaşmaya. Şimdi inanamıyorum nereden nereye geldiğime. Kutlamaya değmez mi?
Gidip bir ‘alkölsüz’ bira açıp kutlayayım. Aferin be Ezgi diyeyim kendime! Başardın!
Bu yazıyı okuyup, ‘o günleri görebilir miyim acaba?’ diyen bütün lohusaların ve hamilelerin kalplerinden öperim.
❤