Uzman Klinik Psikolog Börte Özdemir ile yaptığımız röportajın birinci bölümünü burada ve ikinci bölümünü de burada bulabilirsiniz. Aşağıdaki yazı ise röportajın son bölümü.
Çoğu anne harika haftalar gibi uygulamalar ile bebeğinin büyüme ataklarını takip ediyor. Bir atak döneminde şöyle bir bilgi var: Bebeğiniz artık odadan çıktığınızı anlar ve gidişinizi protesto eder. Bu doğal süreç midir? Güvenli bağlanan bebek bile bu protestoyu yapar mı yoksa sadece güvenli bağlanmamış bebekler mi yapar bunu? Bu ataktan sonra mı bekleriz güvenli bağlanmanın pekişmesini. Ataklar ve güvenli bağlanma arasında bir bağlantı var mı?
Atak dönemlerinde bebek bize ihtiyaç duyabilir, annenin regülasyonuna daha çok ihtiyaç duyabilir çünkü büyüyor. Hem fiziken zorlanıyor hem de içten gelen bir uyaran onu rahatsız ediyor. Böyle dönemlerde anneye daha fazla yapışabilir. Ya da bir önceki gece uykusunu uyuyamamış bebek ertesi gün daha çok anneyi isteyip daha çok ağlayabilir. Bu gibi durumları da beraber görmek lazım. Bebeğin her ağlamasını bağlanmaya yormamak gerek.
Hepimiz her gün farklıyız, çocuk da öyle. Burada önemli olan sinyalini takip etmek. Bebek neden ağlıyor? Aç mı? Uykusuz mu? Diş mi çıkarıyor? Atak haftasında mı? Buna bir bütün gibi bakmak gerekir. Sürekli gözlemliyoruz. Rahatsızlıktan doğan her ihtiyaçta ağlayacak ki anne gelsin. O yüzden ağlama önemli ve gerekli. Bağlanma sorunu olup olmadığını anlamak için bütüne bakmak hatta annede babada böyle bir şüphe varsa bir uzmanla bakmak bu yüzden iyi olabilir.
Güvenli bağlanmayı pekiştirecek oyun önerilerin var mı?
Bebekler bağlanmayı oyun üzerinden değil ilişki üzerinden hissediyorlar o yüzden anne babayla oynarken oyuncağı ver oynasın değil de ilişki de kalarak oyun oynamayı öneriyorum. Küçük bebeklerde ‘Aaa burnun nerde, bak bu gözün’ gibi göstererek, dokunarak oynanan oyunlar iyi olur. Biraz daha büyük bebekler için, oturma pozisyonunda kalabiliyorsa hafif fış fış kayıkçı gibi yüz yüze olan oyunlar. Şarkı söylemeler, masal anlatmalar. İlişkide ve temasta kalınan, göz göze bakılan oyunlar oynanabilir. Tabii bebek biraz daha kendisi oyun oynamak istiyorsa da sürekli gözüne bakayım demeye gerek yok. O durumda bebek oyun oynarken yanında oturup ”Bak böyle oynuyorsun demek,’ deyip yanında durmak bile yeterli. Sürekli bizimle iletişimde olmasını beklemiyoruz fakat bizimle oynarken iletişim ve temasta kalması önemli.
Bebeklerin dilsel kapasitesi her ne kadar gelişmemiş olsa da ben dilsel iletişimi öneriyorum. Bebeğe ‘Gidiyorum, geleceğim. Geldiğimde şunları yapacağız, şöyle olacak,’ gibi açıklamalar yapmak, süreci anlatmak önemli. Anne geri döndüğünde de bebekle bol bol ten temasında bulunması, geldiğini söylemesi bebeğe o güveni vermek için önemli.
Bazen annelik, bebek bakımı çok mekanikleşebiliyor. Yemesi, uykusu, banyosu çok göreve dönüşebiliyor. Kendimize neyi hatırlatalım, nasıl yapalım?
Annenin kendi stresi artıyorsa bu durum daha da sıklaşabiliyor. Anne ilişkiden koptuğunu hissettiği her durumda tekrar kendisini ilişkiye çekmeyi deneyebilir. Dalgınsa dikkatini çocuğuna vermeyi sıklaştırabilir. Bazen de annenin kendisiyle ilgili engeller olabiliyor burda. Ya da hiç oyun oynamayı bilmeyen, oyun oynamak istemeyen anneler de oluyor. Aslında bu aktiviteler de hayatın bir parçası ve banyo yaptırırken, yemek yedirirken bebekle iletişimde kalarak güvenli bağlanma pekiştirilebilir. Sonuçta bebek sadece oyun oynarken bağlanmıyor ki. Annelik halini her durumda gözlemliyor. Banyoda, mutfakta… Bebekle olan ilişkiye ara vermiyoruz aslında hep o iletişim var. Anneler bunu akılda tutarsa çok daha fazla ilişkide kalabilirler.
Bazı durumlar var, mesela uyku, beslenme gibi. Bebek anneye alışıyor, başkasını kabul etmiyor. İlla anne uyutsun istiyor. Bu bağımlılık mıdır yoksa bağlanmış olmak mıdır? Bebeğin bakımını, uykusunu anneden almak istemesi bir sorun mudur? Ne zamana kadar sürebilir?
Bebek bakımı anneden isteyebilir bu normal ama çocuğun ayrışma vakti geldiğinde çocuk ayrışabiliyor mu buraya bakmak lazım. Bunlar adım adım olan şeyler. Önce katı gıda ile bebek yavaş yavaş memeden uzaklaşır, sonra emekleme ile fiziken uzaklaşmayı dener, sonra yürüme… Bazı çocuklar daha erken bağımsızlaşabiliyor, güvendiği için daha kolay ayrışabiliyor bazı bebeklerdeyse daha geç olabiliyor bu.
Önemli olan bebeği izlemek, ihtiyacını anlamak. Bebek emeklemeyi deneyimlerken azıcık uzaklaştığında hop diye koşup kucaklayıp almak yerine orada o uzaklaşmayı denemesini izlemek, izin vermek gerekiyor. Ya da katı gıdaya geçtiğinde kendi yiyeceğini eline alacak, oynayacak, tanıyacak. Bunlar hep küçük küçük alt yapılar. Eğer anne bebeğe o alanı vermezse, ileride de bebek ona o alanı vermeyecek, yapışık bir yaşam oluşacak. Bu yüzden bebeğin gelişim adımlarına göre o ayrışma anlarını yaşamasına müsaade etmek gerek.
Tabii çalışan annelerde durum farklı olabiliyor. Bebek annesi işten geldiğinde doya doya anneyle kalmak, sadece onunla vakit geçirmek isteyebiliyor. Bu bebeğin anneye ne kadar doyabildiğiyle, annenin ne kadar var olabildiği, bebeğin yanında olduğunu hissettirebildiğiyle alakalı olduğu için her evde, ailede farklı olabilir. Çocuk kaygıdan da yapışıyor olabilir,, bazense sadece özlemden anneye düşkün olmuş oluyor. Bunun gibi şeylere bakarak bilebiliyoruz güvenli bağlanmış mı, nasıl bağlanmış, anneye bağlı mı yoksa bağımlı mı, her anne çocuk ilişkisini kendi içinde gözlemek gerekiyor.
Doğumdan sonra işe geri dönecek annelerin zamanı kısıtlı. 3-4 ay gibi bir sürede güvenli bağlanmanın temeli nasıl atılır? Sonraki dönemde, çalışan anneler güvenli bağlanmayı nasıl pekiştirebilir ve devamını sağlayabilir?
Bu iki taraf için de zor bir durum. Özellikle ilk 3-4 ay içinde işe dönen anne çok kaygılı ve pişman olabiliyor. Burada bu duyguları çözemeyen anne kaygılı halini bebeğe aktarabiliyor. Bu yüzden annenin bu meseleyle kendi içinde halleşmesi gerekiyor. Anne bu meseleye ne kadar rahat bakabiliyorsa, bebekle ilişkisi de bundan o kadar olumlu etkileniyor.
Kreşe başlama yaşı aileden aileye değişiyor ama kreşe geçiş sürecinde güvenli bağlanma nerede duruyor?
Kreşe başlama dönemi geldiğinde güvenli bağlanmak ile ilgili en çok veri aldığımız dönem diyebilir. Çocuk 2 yaşında da olsa 3 yaşında da olsa kreş hayatına girdiğinde birden bu bağlanma konusu gündeme geliyor. Eğer bu sürece, ayrışmalara iyi hazırlanmış, güvenli bağlanmış bir çocuksa çok daha rahat bir geçiş oluyor fakat bazen çocuk ev ortamından çıkıp oraya başlamaya hazır olmayabiliyor. Bu durumda deneyip gerekirse sorunu çözmeye vakit ayırmak, çocuğu zorlamamak, travmatize etmemek gerekiyor.
İşe başlamak da, yuvaya vermek de, bebekle aktivitelere gitmek de hep anneye iyi geliyorsa yapılması iyi olan şeyler. Anneyi geriyor, kaygılandırıyorsa ne anne ne de bebeğe faydası oluyor bunların. Öncelik annenin kendini bu konuda iyi ve rahat hissetmesi, ki bebeğe de aynı duyguyu aktarabilsin. Annelerde kaygı hep zorunluluk hissiyle geliyor, bebeği bırakmak zorunda kalmış hissetmek, bakıcın değişmek zorunda olması, yuvaya vermek zorunda olmak. Anne bu tür konuları kendi içinde çözebilirse, bebek o kadar da zorlanmıyor aslında. Anne rahat edemiyor, bebek rahat edemiyorsa bu iki rahat edemeyen insan bir arada regüle de olamıyor.
Tatile de gidiyorsa böyle, evden çıkıyorsa da böyle, memeden ayırıyorken de böyle. Annenin rahat ve iyi hissetmesi işin büyük kısmını çözüyor.
Güvenli bağlanma konusunda Türkçe kaynak bulmakta zorlandığım için sana başvurmuştum. Bulduğum tek kaynak da babayı biraz kapı dışarı itiyor gibiydi. Bebekler anneye hem muhtaç hem de bağlı diyelim, babanın rolü nedir? Bebek babaya güvenli bağlanamaz mı?
Bebek babaya da güvenli bağlanır tabiiki. Burada önemli olan babanın çocuğun bakımını ve aktivitelerini üstlenmesi. Baba bebeğin bakımına ve aktivitelerine ne kadar geç dahil olursa bağlanma o kadar geç gerçekleşiyor. Bununla ilgili yapılmış bir çalışma da var. Bebeğin bağlanması için emziriyor olmak şart değil, daha ilk günden bebeğin ihtiyaçlarını karşılamak, sevmek, ilgilenmek, bakımını yapmak bebekle baba arasındaki ilişkiyi belirliyor. Burada da aynı şey geçerli, baba bebeğe nasıl bağlanıyorsa bebek de babaya öyle bağlanıyor. Baba bebeği kucağına almıyor, büyüsün öyle alırım diyor ya da ben altını değiştirmem o annenin işi diyor, bebekle arasına mesafe koyuyorsa bebek de bu ilişkiyi öyle mesafeli yaşıyor.
Burada annenin tutumu da çok önemli. Bazı anneler babaya güvenmeyip bu işleri babaya vermiyor. Sen bırak, sen elleme diyerek babaya fırsat vermiyor. Annelerin de babaya bu alanı açması gerekiyor.
İkizlerde güvenli bağlanma durumu nasıl oluyor? Özellikle biri daha güçlü, kolay biri daha kırılgan ya da anneye daha düşkünse ister istemez anne de biriyle daha çok ilgilenme hali olabiliyor. İkiz anneleri güvenli bağlanma için ne yapabilir, neye dikkat edebilir?
İkizler ayrıca uzmanlık isteyen zor bir alan. Genelde ikizlerden biri daha muhtaç görünürken diğeri daha kendi kendini idare edebiliyor gibi oluyor. Bu durumda anne ister istemez öbürü kendini idare edebiliyor ya da bana da az ihtiyaç duyuyor gibi görünüyor diyerek daha zayıf görünen kardeşe odaklanabiliyor.
Bu ilk başlarda sorunsuz gibi görünse de o kendine yeter gibi duran bebek bir noktada patlıyor. Bu sefer o da farklı yollarla, belki hırçınlaşarak belki meme grevi yaparak bir şekilde tepkisini gösteriyor. Anneye olan ihtiyacını böyle dile getiriyor. Annenin yapması gereken olabildiğince eşit gitmeye çalışmak, her iki bebeğe de eşit yaklaşmak.
Çünkü ikiz de olsalar her biri anneyle farklı bir ilişki ve bağlanma yaşıyor. O yüzden annenin genel tavrı değil her bir bebekle olan ilişkisi ve bağlanması önemli. Anneler de hem ikizlerde hem de kardeşlerde, her çocuğuyla fakrlı bağlanır. Biriyle kaygılı, biriyle güvenli bağ oluşabilir. Anne bir çocuğunda rahat bir gebelik ve doğumla başlayıp güvenle bağlanabilirken bir diğerinde travmatik bir doğum geçirip bağlanamayabiliyor.
Ya da ikizler, zaten daha anne karnından rekabette oldukları için baştan itibaren bir kıskançlık ve anne için rekabet hali var. Annenin hangisiyle daha fazla ilgilendiği o yüzden sorun olabiliyor. Aynı şey kardeşlerde de oluyor. Çocukları etiketliyor aile, biri daha aktif, girişken biliniyor diğer kardeş uysaldır deniyor, ona göre farklı bir annelik babalık veriliyor. Aslında bunu çok gözetmek, çok dikkat etmek ve eşit davranmaya özen göstermek gerekiyor. Her çocuğun annesine babasına ihtiyacı vardır.
Anne babalara doğru ve sağlıklı bilgiye erişim için ne önerirsin. Beğendiğin blog, yabancı/yerli kaynak varsa önerebilirsen şahane olur.
İngilizce bilen okuyucular için http://www.drdansiegel.com/blog/’u öneririm.
İşte böyle bitti sohbetimiz. Bu detaylı cevaplar için, sabırlar sorularımı dinleyip en anlaşılır hali ile yanıtlar verdiği için Uzman Klinik Psikolog Börte Özdemir’e çok çok teşekkür ediyorum.
Börte’ye ulaşmak, danışmak isterseniz http://www.icimizdekiebeveyn.com/ sitesinden ve Instagram’da @icimizdeki_ebeveyn hesabından ulaşabilirsiniz.
Uzman Klinik Psikolog Börte Özdemir kimdir?
Çocuk ve ergen psikoloğu, oyun terapisti, ebevyn danışmanı ve EMDR terapisti olan Börtte hakkında detaylı bilgiye şuradan ulaşabilirsiniz.
Ben sizin için kısaca derledim:
Lisans eğitimini 2010 yılında İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde, yüksek lisansımı ise 2014 yılında İstanbul Bilgi Üniversitesi Klinik Psikoloji Yüksek Lisans Programı’nda tamamladı. Uzmanlığımı “Bağlanma Boyutları ve Baş Etme Becerileri Arasındaki İlişkide İyimserliğin Aracı Rolü” adlı tez çalışmamı bitirerek aldı.
Çocuk ve ergenlerle psikoterapi çalışmaları, yetişkinlerle de ebeveyn danışmanlığı kapsamında bireysel psikoterapi çalışmaları yapan Börte, travmatik (duygusal ve fiziksel istismar/şiddet, cinsel taciz/tecavüz, kaza, ölüm, ameliyat vb.) yaşantılar, aile içi iletişim problemleri, doğum sonrası problemler ve kardeş kıskançlığı, yeme/uyku ve tuvalet problemleri, okula başlama ve uyum problemleri, boşanma süreci ve sonrası, korkular ve kaygı bozuklukları gibi alanlarda danışanlarına yardımcı oluyor.