Güvenli bağlanma, adını çok duyduğumuz fakat anlamını bilip bilmediğimizden pek emin olamadığım(ız) meşhur psikoloji terimi.
Ela doğmadan önce tanıştığım, sonrasında arkadaş olduğumuz Börte Özdemir bir uzman klinik psikolog. Börte çocuklarla çalışıyor, ebeveynlere danışmanlık veriyor. Öyle olunca bu konuyu bilse bilse o bilir dedim, müsait mi acaba diye seslendim. Sağ olsun hem vaktini ayırdı – neredeyse 2 saate yakın uğraştık =). Bin kere skype bağlantımız koptu, çok emek verdik- hem de bildiği ne var ne yoksa seve seve paylaştı.
Merak edenlere söyleyeyim, bir tanıtım değil bu yazı. Meraktan araştırıp cevaplarını bulduğum ve önemli olduğunu düşündüğüm bir şeyi sizinle paylaşmak istedim.
Çünkü kafamda bir sürü soru vardı: Emerken uyuması doğru mu? Bana bağlı mı bağımlı mı? Güvenli bağlanma sadece anneyle mi olur? Güvenli bağlandığımızı nasıl anlarız?
Bu konu Ela büyüdükçe daha çok aklıma takılıyordu acaba neyi doğru yapıyorum, neyi yanlış yapıyorum diye. Hem de yakınlarda bir takipçim ‘Ela nasıl tek başına oynuyor öyle?’ diye sorup sohbet güvenli bağlanma konularında gelişince dur ben bunu bir Börte’ye sorayım dedim. Eşe dosta da haber saldım, bu soruları derledik beraber.
Evet, biraz röportaj gibi, biraz sohbet, daha çok online danışma gibi olan bir görüşmenin notları. Umarım faydasını görürsünüz.
Buyurun sohbete:
Güvenli bağlanma adını çok duyuyoruz. Hem bunun ne olduğunu açıklayıp hem de ‘güvenli bağlanma dışında’ ne tür bağlanma türleri olduğunu biraz anlatabilir misin? Mesela, ‘Bebeğim bana çok düşkün, beş dakika benden ayrı duramaz’ güvenli bağlanma mıdır? Aileler bebeğin nasıl bağlandığını anlayabilir mi?
Bağlanmayı açıklarken temelde 2 çeşit bağlanmadan bahsedilir, güvenli ve güvensiz (güvensiz bağlamla ise kendi içinde 3 bölünür):
- Güvenli bağlanma
- Güvensiz bağlanma:
- Kaygılı bağlanma
- Kaçınmalı bağlanma
- Disorganize bağlanma
Ailelerin bebeğin nasıl bağlandığını kolayca tespit etmesi genelde zordur, eğer ailenin kafasında bir soru işareti varsa bir uzmana danışarak bakmak en sağlıklısı. Ben biraz bu bağlanmalar nasıl keşfedilmiş, nelere bakılmış onu anlatayım, aileler de o gözle bakmayı deneyebilirler.
Bu bağlanma modellerini bulurken bebeklerin anne ile kurdukları ilişkiye bakmış uzmanlar. Burada bakılan yer bebeğin anne varken, annenin yanındayken ona nasıl da bağlı, yapışık olduğu değil, anneyle ayrıldığı anlarda nasıl davrandığı. Zaten bebek sürekli anneyleyken, anneden başka birileriyle temas etmezken ‘bebeğin anneye nasıl bağlandığına dair’ bir veri çıkmıyor ortaya. O yüzden, ‘strange situation test’ (yabancı durum testi diye çevirebileceğimiz) denen bir deney yapılıyor.
Burada bebek anneyle beraber bir odada bulunuyor. Bir süre sonra odaya bir yabancı geliyor. Yabancı, anneyle bebeğe müdahale etmiyor ama yanlarında duruyor, varlığı hissediliyor. Bir süre sonra anne odadan çıkıyor, bebek yabancıyla yalnız kalıyor. Bebeklerin tepkilerini ölçüyorlar. Hem yabancıyla baş başa kaldıklarında verdikleri tepkileri hem de anne odaya geri geldiğinde verdiği tepkileri inceleniyor.
Güvenli bağlanan çocukların hepsinin bir yabancıyla kaldığında en azından ilk etapta ağlayarak tepki verdiği biliniyor. Çünkü bu doğal olan. Anne gitti, güvendiği kişi gitti, tanımadığı birisiyle yalnız kaldı bebek. Ağlaması normal. (Börte ekliyor: ”Aa bak çok sosyal, kimsenin kucağında ağlamıyor’ diye bazı anneler sorabilir. Oysa bebeğin ağlaması gerekiyor, en azından annesinin gidişine biraz tepki göstermesi gerekiyor.)
Sonra anne odaya gelip ağlayan bebeği kucağına alıyor. Buradaki önemli nokta; bebeğin annenin kucağında azıcık daha ağlayıp sonra hemen sakinleşmesi. Anneye sitem etmez, ‘trip atmaz’, öfkelenmez. Biraz ağlar, sonra sakinleşir ve hem anneyle hem de yabancıyla mutlu bir şekilde iletişime devam eder. Ya da oyununa kaldığı yerden devam eder. Bu bebeğin güvenli bağlandığını gösterir. Anne gittiğinde ona güvendiği için eksikliğini hissedip ağlıyor, anne geldiğinde ise varlığıyla mutlu olup sakinleşiyor. Güvenli bağlanmayı böyle açıklayabilirim.
Güvensiz bağlanmanın alt çeşitlerinde ise bu tür bir süreç yaşanmıyor. Mesela kaygılı bağlanmada çocuk anneyi odaya geri istese de annenin kucağına bir türlü sakinleşemez, önerdiği oyuncakları reddeder, öfkeli bir yapışma hali gösterir. Anne gelmiş olmasına rağmen ondan aldığı temasla sakinleşemez. Kaygılı bağlanmada bebek anneye sürekli yapışıktır, paçasındadır, yatağa koyar koymaz ağlama hali, memeden ayırır ayırmaz ağlama hali ya da daha ilerlerde başkalarıyla iletişim kurmama sadece anneyle iletişim kurma hali olur. Anneyle kurduğu iletişim de anneyi bırakmama hali üzerinden oluyor.
Bu bahsedilen durumlar için yaş önemli bir faktör, mesela bir yaş sonrası annenin gidişlerine verilen tepkilerde artış olabilir. Ancak 2 yaşa kadar ufak ufak ayrışmayı bekleriz. Kaygılı bağlanmış bebeklerde bu ayrışmaları gözlemleyemiyoruz. Çünkü yürümeyle birlikte bebeğin anneden uzaklaşması, keşfedebilmeye gitmesi beklenir. Ama kaygılı bağlanmada bebekler bunu yapamıyor. Bu sadece çocuktan değil anneden de aktarılan bir süreç. Bazen anneler çocuğun dibinden ayrılmayarak buna engel oluyor. Baştan beri kurduğu ilişki kaygılı olan bebek de annenin paçasına yapışıyor.
Kaygılı bağlanmış bebekler, bu ‘strange situation test’ yabancı kişili deneyde de, genelde çok ağlayarak tepki veriyorlar ve anne döndükten sonra da çok fazla ağlıyorlar, anneye çok yapışıyorlar, yabancıyla hiç iletişim kurmuyorlar, anneyi bırakmıyorlar.
Kaçınmalı bağlanmış bebek ise bu deneyde annenin gidişinden yada gelişinden etkilenmez. Bebek ilgisiz ve sessizce durabilir. Oyununa devam edebilir. Bazıları hiç tepki göstermiyor annenin gitmesine, çünkü annenin gitmesi, varlığı yokluğu bir, biraz donuklaşıyorlar bu bebekler anneye karşı. Ağlayanları da anne döndükten sonra çok fazla annenin kucağına gitmek istemiyor, anneden uzaklaşıyor, itiyor. Kucağına alsa da hiç sakinleşmiyor. Ya da zaten anne gittiğinde ağlamıyor, döndüğünde de fark etmiyor bebek için, tepkisiz kalıyor. Bu modelde çocuk güvensiz hale dayanamadığı için kendine de donuklaşıyor. Bu bebeklerin bütün ilişkileri ileride de kaçınmalı, problemli oluyor. ‘Bağlanmaktan korktuğu için ilişkiye girmeye istemeyen’ yetişkinler gibi.
Bir de, bağlanma hiçbir zaman tek taraflı değildir. Aslında çıkış noktası annedir. Anne bebeğe nasıl bağlanmışsa bebek de anneye öyle bağlanır. Hatta anne, kendi annesine ve kendi annesi de ona nasıl bağlanmışsa, o bağlanma modelini alır ve aktarır. Buralara dikkat etmek, geçmişten gelen bir kaygılı/kaçınmalı bağlanma varsa bunun farkında olup üzerinde çalışmak, bebekle kurulan ilişkide buna dikkat etmek gerekir. Yabancı durum testiyle ilgili videolara internetten ulaşılabilir, izlenmekte fayda var.
Kendi geçmişimizden gelen, bizim bebeğe kaygılı/kaçınmalı yaklaşmamıza sebep olan şeyler düzeltilebilir mi? Farkında olarak davranırsak, bebeğimize güvenli bağlanabilir, onun da bize güvenli bağlanmasını sağlayabilir miyiz yoksa böyle gelmiş böyle gider mi?
İnsanların bağlanma modelleri 40 yaşında da değişebilir 60 yaşında da. Annenin kendi annesiyle kurup miras olarak getirdiği bağlanma da kırılabilir. Anneler (babalar), bebeklerle kurduğumuz ilişkide özen gösterirsek baştan bu iletişimi sağlam kurabiliriz ama kuramadıysak da asla geç değil. Bir anne kendinde ve bebeğinde güvenli olmayan bağlanma modellerini gözlemliyorsa hareket geçip bu konuya eğilebilir, destek alarak çözebilir. Tabii ki bu sürecin çabuk ve kolay olmayacağını da söylemem gerekir. Çünkü anne değişime kendisiyle ve bebeği ile olan ilişkide başlayacak. Bu da biraz zaman alacaktır.
Peki aile içinde durum nasıl? Yani yabancı ile böyle anlayabiliyoruz ama aile içinde, babaanne ile, baba ile deneyebiliyor muyuz?
Burası biraz karışık. Türk aile yapısında genellikle bebeğin bakımına destek veren bir babaanne ya da anneanne var. Dolayısıyla bebeğin bağlanabileceği başka kişiler ortaya çıkıyor. Yani bebek anneden başkalarına da bağlanıyor. Burada altını çizmek gerek, bebek her bir kişiyle farklı farklı bağ kurar.
Yani bebek anneye güvenli bağlanıp anneanneye kaygılı ya da kaçınmalı bağlanabilir ya da tam tersi de mümkün. Anneanneye güvenli bağlanan bebek anneye kaygılı bağlanabilir. Aynı şey baba için de geçerli. Eğer bu bahsettiğimiz kişiler evde baştan beri varlarsa bu yabancı testindeki gibi denemek mümkün olmaz çünkü bebek onlarla da ilişki kurmuştur. Burada olsa olsa bağlanma şekillerinin farkını görebilirler. Anne ile nasıl bağlanmış, baba ile ya da babaanne/anneanne ile nasıl bağlanmış ona bakılabilir. Bazı bebek oluyor, annede uyuyamıyor anneanne ile uyuyabiliyor. Annenin aşırı kaygılı halinden dolayı, anne bebeğe kaygılı bağlanmış oluyor. Bebek daha sakin olan anneanne ile daha rahat edebiliyor.
”Bebeğimi beş dakika bırakıp tuvalete gidemiyorum” durumu var, bebeği ilk 1 yılında olan çok anne yaşıyor bunu. Sence bunun güvenli bağlanmış olup olmamakla bir alakası var mı? Yoksa normal mi?
0-1 yaş arası bütün kitaplarda böyle anlatılır. Zaten bu yaş dönemi bebeğin anneye bağlı olduğu dönemdir. Özellikle ilk 6 ay bebeğin beslenme ve uykusu sürekli bir halde, besleniyor, uyuyor, tuvaletini yapıyor… Bu döngüde sürekli anneye bağlı bir hali olması normal. Bebek anneye yapışık olacak.
En temel şey şu: Önce çocuk anneye yapışık olacak, anneyle kendini güvende hissedecek ki ayrılabilsin. Eğer bebek anneye güven duyacağı o dönemi yaşamaz, güvenli bağlanmazsa zaten bunun arkasından diğer bağlanma modelleri çıkıyor.
Bebeğini beş dakika bırakamayan anne durumunda şuna bakmaları lazım: Onlar çocuklarını rahatça bırakabiliyorlar mı? 5 dakika tuvalete gidebiliyorlar mı? Gidip döndüklerinde bebek ağlıyorsa bebeği tekrar sakinleştirebiliyorlar mı? Diyelim ki anne tuvalete gitti, bebek ağladı. Anne geri döndüğünde bebeğini kolayca sakinleştirebildi mi? Yoksa bebek uzun uzun ağlayıp sitem mi etti? Buna bakmak lazım.
Eğer anne, ben bebeğimi bırakamam, kimselere veremem, 5 dakika bile ayrı kalamam diyen ‘kaplan anne’ modeline geçmişse, zaten anne kaygılı bağlanıyor demektir. Anne kaygılı bağlanırken bebeğin güvenli bağlanması söz konusu olamaz, bebek de kaygılı bağlanır başka bir model yok, imkansız güvenli bağlanması. Önce anne burayı halledecek. Biz kendi ailemizden alıp aktarıyoruz. Bu aktarımları fark edemez, kıramazsak, aynı durum devam ediyor. Annenin kendi bebeğine nasıl bağlandığına bakması gerek.
Bu 5 dakika ayrılamama konusuna gelirsek, bu kaygılı bir bağlanmadan da kaynaklanabilir, bebeğin yaşına, dönemine göre de değişebilir ve tamamen normal bir şey de olabilir. Çok durumsal bir şey, aileye göre, duruma göre değişebilir. İşte bu yüzden annelerin kendi kendine duruma bakıp çıkarımda bulunmaları zor olabilir. Bir uzmana danışmak daha net olur.
Nilüfer Hanım (Devecigil)’in Işığın Yolu adında bir kitabı çıktı. Onu ebeveynlere önerebilirim. Bilimsel değil daha roman gibi bir anlatının içine yedirilmiş bu bilgiler, bağlanma modelleri. Anneler bu kitabı okuyup kendilerini sorgulayabilirler. Bilimsel makalelerden okuduğunda bir ebeveynin hangi tür bağlanmada olduğunu anlaması zor olabilir ama bu kitap daha bilimselden uzak olduğu için daha anlaşılır bir kitap. Günlük dilde, hayatın içinden örnekler gösterdiği için anneler kendilerinin hangi tür bağlandıklarını çıkarmak daha kolay olabilir.
Peki hep anne mi? Bebek babaya güvenli bağlanır mı? Nasıl başlar bu bağ? Bütün roller annede gibi anlaşılıyor bazı kaynaklarda da.
Bebek ve anne arasındaki bağ tartışılmaz. Fakat babayla da ilk günden ilişki kurmaya başlar bebek. Baba emziremez ama geri kalan şeyleri yapabilir. Altını değiştirerek, uykusuna, banyosuna yardım ederek, beslendikten sonra gazını çıkararak bebeğin bakımını yapar, bebekle vakit geçirir. Bazı babalar ‘ben tutamam, korkarım’ diyerek bu süreci geciktiriyor, bazen de anneler engel oluyor. ‘Dur sen yapamazsın, dur sen tutamazsın’ diyerek babaya engel oluyor. Oysa bebeğin babaya ve babanın bakımına, onunla ilişki kurmaya ihtiyacı var, babanın da öyle.
Anne fırsat verirse, bebeğe kaygıyla bağlanmayıp ‘sadece’ kendisinin bakabileceğine inanmazsa bebek anneden başka kişilerle de ilişki kurar. Babadan, anneanneden de bakım alırsa o kişilerle de bağ kurar. Bu bağın güvenli mi, kaygılı mı yoksa kaçınmalı mı olacağı da her bir ilişki içinde belirlenir. Bazen öyle durumlar oluyor ki anne kendisinden başka kimsenin, eşinin bile bakamayacağını düşünüyor ve hem bebeğe kaygılı bağlanıyor hem de bebeğe babasıyla ilişki kurma şansı vermiyor.
1. bölümün sonu
Bir sonraki bölümden başlıklar:
- Güvenli bağlanmanın zarar görmemesi için nelere dikkat etmek gerekir?
- Bebeğimizle bağlanmamız sorunluysa çözüm için doğru zaman ne?
- Güvenli bağlanma ne zaman başlar?
- Memede uyku güvenli bağlanmaya göre negatif bir mesaj mıdır? Bağımlılığı körükler mi? Kesmek gerekir mi?
Yazı dizisinin devamını okumak için, tık tık.
Uzman Klinik Psikolog Börte Özdemir kimdir?
Çocuk ve ergen psikoloğu, oyun terapisti, ebeveyn danışmanı ve EMDR terapisti olan Börte hakkında detaylı bilgiye şuradan ulaşabilirsiniz.
Ben sizin için kısaca derledim:
Lisans eğitimini 2010 yılında İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde, yüksek lisansımı ise 2014 yılında İstanbul Bilgi Üniversitesi Klinik Psikoloji Yüksek Lisans Programı’nda tamamladı. Uzmanlığımı “Bağlanma Boyutları ve Baş Etme Becerileri Arasındaki İlişkide İyimserliğin Aracı Rolü” adlı tez çalışmamı bitirerek aldı.
Çocuk ve ergenlerle psikoterapi çalışmaları, yetişkinlerle de ebeveyn danışmanlığı kapsamında bireysel psikoterapi çalışmaları yapan Börte, travmatik (duygusal ve fiziksel istismar/şiddet, cinsel taciz/tecavüz, kaza, ölüm, ameliyat vb.) yaşantılar, aile içi iletişim problemleri, doğum sonrası problemler ve kardeş kıskançlığı, yeme/uyku ve tuvalet problemleri, okula başlama ve uyum problemleri, boşanma süreci ve sonrası, korkular ve kaygı bozuklukları gibi alanlarda danışanlarına yardımcı oluyor.