Güvenli Bağlanma – Bölüm 2

Uzman Klinik Psikolog Börte Özdemir ile yaptığımız röportajın birinci bölümünü burada bulabilirsiniz.


Güvenli bağlanmanın oluşması ve zarar görmemesi için nelere dikkat etmemiz gerekir? Ev hanımı olan anneler için gün çok zor geçiyor, çamaşır bulaşık derken bir sürü ihtiyaç var. Bebeğimizin eline bir 10 dk oyuncak verip oyalarsak bu işlere koşuyoruz. Bunlar evin, hayatın gerçekleri. Bu koşturmada bebeğimizle olan iletişimimizin zarar görmemesi, olumlu olması için ne yapabiliriz?

Benim durumumda Ela oyun halısında, beni görebilecek şekilde koridorda oynarken ben mutfakta işimi yapıyorum. Uzaktan bana oyuncak gösterip gülüyor arada, arada oyuncağına dalıyor. Ve gerçekten sıkıldığında ciyaklayıp beni çağırıyor. Bunu Ela yalnızlıktan mı yapıyor, yoksa hayatından memnun ve güvende mi hissediyor bilmiyorum….

Senin durumunda, Ela kendiyle oyun oynama hali, senden uzak durma hali geliştirmiş. Kaygılı bağlanmış olsa o kadar ayrı durmaz, eğer kaçınmalı bağlanmış olsa ciyaklayıp seni çağırmaz. Bunu buradan anlayabiliriz. Kaldı ki aralarda sana oyuncaklarının göstererek seslenerek seninle olan ilişkisine sahip çıkıyor. Bu da seni zihninde tuttuğunu gösterir.

Güvenli bağlanmanın oluşması ve zarar görmesi konusunda anneleri rahatlatmak istiyorum. Bu böyle bebeğimi bir gün yalnız bıraktım demekle bozulacak bir şey değil. Bağlanmanın tam oturması en az 1 yıl. O bir yılda da bebeği düşünün, 365 gün yaşıyor, her gün çevresinden veri topluyor. Örneğin günde 30 kere kucağınıza alıyorsanız 365 x 30 gibi bir hesap var ortada. Güvenli bağlanmanın bir kerede oluşması ya da yıpranması mümkün değil. Toplamda nasıl bir annelik yapıyorsun, nasıl bir ilişki kuruyorsun bu önemli. Bazı anneler çok tetikte duruyor, eyvah güvenli bağlanması bozuldu mu acaba diye evham yapıyorlar. Böyle bir şey değil bağlanma. En önemli şey çocuğu takip edip ilişkiyi takip etmeye çalışmak. Tabii ki bırakıyorsun duşunu da alıyorsun, çamaşırını da yıkıyorsun, bazen işe başlıyorsun, hastalık oluyor, uzaklaşmak gerekiyor. Orada boşluklar oluşuyor ama en önemli şey geri dönmelerde çocuğa nasıl tepki verdiğin. Sarılıyorsun, ağlıyorsa kucaklayıp anlatıyorsun, gitmiştim, geldim diyerek. Aslında güven veriyorsun çocuğa. Annenin gitmesiyle üzüldü, ağladı, terk edildiğini düşündü hepsi olabilir. Ama döndüğünde ona güven verip gözünün içine bakıp sarılıyorsun. Her tekrarda çocuk bunu pekiştiriyor ve zamanla öğreniyor.

Bu daha bebeğin altını bağladığın zamanlarda 3-4 aylıkken bile oluyor. Bez almaya yan odaya gidiyorsun, bebek ağlıyor. Döndüğünde sakin bir ses tonuyla, ‘Aa evet, sen ağladın ama ben geldim bak buradayım, bezini getirdim,’ gibi geri dönmelerle bir şeyler pekişiyor. Onu orada ağlarken bırakmıyorum, gidip gelmemezlik yapmıyorum. Buralar önemli.

Peki ne zamana kadar bebekle bağlanma sorunumuzu çözebiliriz? Geç kalır mıyız?

Güvenli bağlanmaya zarar gelse ya da güvenli bağlanmanın sağlanamadığı gözlense, 2 yaştan sonra da toparlanabilir. ‘Eyvah 2 yaşı kaçırdık!’ diye bir durum yok, bağlanmayı güvenli bağlanmaya çevirmek her yaşta mümkün. 60 yaşında bile… Sadece ne kadar erken o kadar kolay. Tüm bağlanma modellerimiz İlişkilerin içinde değişiyor. Bebekle de ilişki içinde tamir etmek önemli. Anne bebeği ne kadar yalnız bıraktığını, kaygılı yaklaştığını ya da kaçınmalı yaklaştığını fark ederse ve bunu değiştirmek için ne kadar çabuk çaba sarf ederse  o kadar kolay değişir.  Ve tabi terapi desteği, hem anne için hem de bebek/çocuk için.

Annenin kaygılı ya da kaçınmalı bağlanma haline örnek vereyim, öyle daha kolay canlanır annelerin gözünde.

Bazı anneler bebek çok ağladığında, susturamadıklarını hissettiğinde. Ki bu her anneye göre değişir. Kimisi 5 dakika dayanır kimisi 10 dakika, sonra bebeği susturamadığını düşünürse bırakır gider. Ya da başkasına verip ilgilenmez. Annenin bebekten uzaklaşması üzerine olan bu bağlanmaya kaçınmalı bağlanma diyoruz.

Kaygılı bağlanan anne ise bebeği hiç bırakmamak üzerine kurar ilişkiyi. Hiç bırakmaz, başına bir şey gelir, ben koruyabilirim sadece, başkası bakamaz, sadece ben bakabilirim gibi hisseder ve hep yanındadır uyurken bile. Kaygılı bağlanmada babası dahil, babaanne, anneanne gibi kişilere bırakamama hali vardır. Sadece ben bakabilirim diye düşünür anne. Tüm bunlar annenin kendi geçmişiyle ilgilidir. Ancak ek olarak şunu söylemek istiyorum. Doğum başlı başına bir kadın için çok büyük bir değişim. Bu süreçte tabiki zorlanmalar, boğulmalar, dayanamamalar olacaktır. Ancak bu annenin değişim süreci tamamen başka bir konuşmanın konusu ☺

İlk 3 ay bebeğin alışkanlıkları oluşmaz denilirken güvenli bağlanmayı bunun neresine koymalıyız? Güvenli bağlanma ne zaman başlar?

Her bebeğin dünyaya alışma süresi farklı. Tabi ki ilk başta rahimden dünyaya alışma halinde oldukları için farklı bir zihin yapısındalar. Anne için de aynısı geçerli bence. Anne de aslında içinde taşıdığı bir şeyi dışarıda görüyor ve dışarıda görmeye alışıyor. Ne zaman ki bebek dünyaya anne de bebeğe alışıyor o zaman işte biraz alışkanlıklar oluşmaya başlıyor.

Aslında rahimde bile bebek anne ile ilişkide, anne kaygılıysa bebek de kaygılı doğuyor, kolik oluyor, çok ağlıyor. Böyle geçişler var ama o kısıma bağlanma diyemiyoruz. Bağlanmayı görebildiğimiz hal ‘ayrılma anlarında’ görüldüğü için bebek biraz büyüdükçe görebilir hale geliyor ama aslında bağlanma ilişkide oluştuğu, zarar gördüğü ya da tamir edildiği için ilişki hali olduğu andan itibaren yani doğduğu andan itibaren bağlanma başlıyor. Bebeklerin erken mi yoksa zamanında mı doğdu da süreci etkileyebilir pek tabi.

Doğduğu andan itibaren bebekle kurulan ilişkiye dikkat etmek gerekiyor. Her an kayıtta, ilk aylardan itibaren anneyi görüyor, mimiklerini okuyor. Eğer emzirirken bebeğin gözünün içine bakmazsa anne, başka şeylerle ilgilenirse ve bu sürekli tekrar ederse bu da güvensiz bağlanmanın temellerinden biri. Anne orada yok. Bebek orada annenin varlığını göremiyor. Bu tek başına güvenli bağlanmayı yok edemez ama bu tür şeylere dikkat etmek gerekiyor. Emziremeyen anneler, biberonla besleyen anneler de ilişkiyi gayet güzel kurabilir ve sürdürebilir. Önemli olan bebeğe odaklanmak, onunla yakından ilgilenmek, ona bir şeyler anlatmak… Bebek bir süre sonra büyüyüp tepki verir hale geldiğinde daha da kolaylaşıyor ilişkiyi sürdürmek.

Memede uyumayı alışkanlık edinmek güvenli bağlanma açısından negatif bir mesaj mıdır? Bebeği bağımlılaştırır mı? Ben dahil tanıdığım çok anne var bunu yapan ve bir yandan da tedirgin olan.

İlk başlarda memede uyuma hali oluyor çünkü bebeğin dünyası emmek, uyumak, tuvalet. Uyanıp etrafa bakmak çok sonradan başlıyor. Bu sebeple özellikle ilk altı ay burası çok normal. Belki memenin beslenme amaçlı kullanımının azaldığı zamanlarda buna bakmak gerekebilir. Memeyi ne zaman sakinleşme aracı olarak kullanmaya başlıyor bebek, oraya dikkat etmek lazım. Gündüz gün içinde düştüğünde, canı yandığında, kendini sakinleştiremediğinde meme istemesi memeyi amacının dışına çıkarıyor. Aslında bebeğin regülasyonu (kendini sakinleştirmesi) memeyle değil anneyle yapması sağlansa güvenli bağlanma pekişecek. Anne güven verecek, anne regüle edecek ve her seferinde anneyi, annenin sarılmasını isteyecek. Bizim olmasını istediğimiz bu. Ama meme, zaten baştan beri bebeği besleyen, sakinleştirebilen hoş ve cazip bir şey bebek için. Bebeği sadece sakinleştirmek için onu kullandıklarında sıkıntı oluyor evet. Bu uyku için de geçerli. Böyle olunca o bebek meme dışında uyuyamıyor, anne sallasa da uyuyamıyor, sakinleştiremiyor. Eğer bebek emmeden ya da emerek sadece memede uyuyorsa burada sıkıntı olabilir. O yüzden burada dikkat edilecek nokta annenin baştan beri memeyi nasıl verdiği ve bebeğin sinyallerini nasıl izlediği. Memeyi beslenmek için kullanmak, regülasyon için kullanmamak gerek. Bebek memeyle değil anneyle sakinleşmeli.

Yorgun, uykusuz bir annenin en kolay kaçışı meme ve memede uyku diyorum içimden acıklı acıklı kendi halimi düşünerek.

Peki, buradan dönmek lazım ama nasıl? Memenin kolaylığına anne de bebek de alışıyor ve bu alışkanlığı değiştirmek demek bebeğin biraz zorlanması, ağlamasını da içeriyor. Ben kendime mi kıyamadığımdan yok Ela’ya mı bilmiyorum, cesaret edip memede uykuyu değiştirmeye kalkışamadım bir türlü.

Kesinlikle her iki taraf içinde çok zor. Ancak bebek henüz becerileri gelişmediği için bu işi bir yetişkin olarak annenin yapması gerekiyor. Evet bebek için zorlayıcı ama aslında bebeğe vermen gereken şeyi zamanında vermediğinde işler hep biraz daha karmaşıklaşabiliyor. O yüzden ne kadar erken o kadar iyi. Bu dönemi atlayıp 3 yaşında da danışmaya gelenler oluyor. Meme bitiyor, parmağa, parmak bitiyor battaniyeye dönüyor bu regülasyon işi. Orada olması gereken figür anne iken ya da baba iken bir nesneye  dönüyor. Meme nesnesi, emzik nesnesi, biberon nesnesi gibi. Çocuk buna tutunarak devam ediyor aslında.

Peki memede uykuyu değiştirmek isteyen ya da bahsettiğin gibi her ağlamada meme verme halini değiştirmek isteyen anneyi ne bekliyor? Çünkü bebekleri biraz göz yaşı bekliyor benim anladığım. Sanki Ela’yı memeden kesmek için onu üzmem gerekecekmiş gibi hissediyorum mesela. O yüzden de erteliyorum sanırım

Bir annenin çocuğun ağlamasına dayanması zaten zor bir şey ama regüle etme(duygularını düzenleme, sakinleşme) kısmı burada başlıyor. Önce kendimizi regüle edeceğiz. Anne önce kendisini sakinleştirecek çünkü ‘Bak bebeğimi ağlatıyorum, susturamıyorum, bak bu bebeğe bakamıyorum,’ gibi düşünceler gelebiliyor akla. Bunlar zaten anneyi disregüle ediyor. O yüzden önce annenin regüle olması, kendini hazırlaması lazım. Evet tabii ki ağlayacak. Ama bu annenin bebeği kasten ağlatması değil. Çocuk zaten düştüğünde ağlayacak, bunu bekliyoruz. Ya da çocuk memeden ayrıldığında ağlayacak çünkü onun için hoş bir şey meme. Ama onu vermemek gerekiyor o an ki anne onu biraz daha sakinleştirebilsin. Kucağına alacak, sarılmasını, ses tonunu, şefkatini, kucağını verecek meme yerine. Evet biraz göz yaşı olacak zaten hiç ağlamadan bebek büyütülmez. Tam bu noktada şunu söylemem gerekebilir, bu durum bebeğe meme hiç vermeyelim ya da onu ağlatalım gibi anlaşılmasın. Tüm durumlar anne ile bebek arasındaki ilişikinin içeriğinde gizli. Ve onlara özel. Kimi için bu süre daha kısa iken kimi için daha uzun olabilir. O yüzden bu süreçte destek almak önemli.

O zaman bir an önce başlamak lazım. Ben Ela biraz daha büyüsün diye ertelerken aslında kendi anneliğime zor geliyordu bu sürece girmek. Ama ne kadar erken o kadar iyi diyorsun?

Annenin kendi içinde düşünüp kararlı olması gerekiyor. Anne sürece hazır olduktan sonra başlayabilir. Eğer hazır değilse hem kendisi hem de bebek için git gelli tutarsız süreçler başlar. Mesela Bebeğin ağlaması konusu da, bazen ağlaması gerekiyor bebeklerin. Burada Bilinçli Bebek kitabını önerebilirim. Bebek ağlamasını, nasıl izleneceğini, neler yapılacağını çok güzel anlatan bir kitap. Kültürel olarak da ‘biz sizi ağlatmadan büyüttük,’ ‘bir emzik ver,’ ‘bir emzir,’ denir. Oysa bebeğin her ağlamasına bunlarla karşılık vermek yerine bebeği dinlemek gerekir. Tabii şu da mümkün, bebek açtır, beslenme saatine yaklaşmışken düşer ve ağlar. Bu durumda önce bebeği sakinleştirip sonra meme verebilir. Ya da uyku saatine beslenme denk geliyorsa emzirip bebek doyduktan sonra hafifçe göğsüne alıp ‘uyku vakti’ gibi küçük geçişlerle yapılabilir. Böyle geçişlerle daha kolay oluyor.

Küçükken daha kolay evet ama asla geç değil. Büyüdükçe tabii ki duygulanma ve ifadelendirme hali daha fazla oluyor, protestoları da daha yoğun oluyor. Memeden ayrılmak bir yas sonuçta, ağlayacak, üzülecek o da hayatın bir parçası. Kademeli olarak bıraktırmak iyi olabilir. Örneğin düştüğünde ya da canı sıkıldığında ağlayan bebeğe meme teklif etmek yerine anne kucağını verebilir. Buna alıştıktan sonra bebek uykuda meme konusunu çözmeye geçilebilir.

Burada da ya da tamamen emzirmenin bırakıldığı dönemde de iş annede bitiyor. Bazen anneler bitiremiyor. Hazır değilim diyerek bekliyor. Önce annenin regüle olmasından başlıyor her şey. Bazı anneler daha hızlı ve kalıcı regüle olabiliyor, bazı anneler daha yavaş, adım adım ele alabiliyor. Böyle durumlarda regülasyonu anne vereceği için burada anne önemli. Eğer bebekle yapılacak iş anneyi geriyorsa hiç başlamamak, anne rahatladığı zaman başlamak daha önemli. Ya da bu süreç için bir uzmandan destek alması önemlidir.

 


2. bölümün sonu


Bir sonraki bölümden başlıklar:

  • Güvenli bağlanmayı pekiştirecek oyun önerileri var mı?
  • Bebeğin bakımını, uykusunu anneden almak istemesi bir sorun mudur?
  • Çalışan anneler ve güvenli bağlanma
  • İkizlerde güvenli bağlanma 

Yazı dizisinin devamını okumak için, tık tık.


Uzman Klinik Psikolog Börte Özdemir kimdir?

Çocuk ve ergen psikoloğu, oyun terapisti, ebeveyn danışmanı ve EMDR terapisti olan Börte hakkında detaylı bilgiye şuradan ulaşabilirsiniz.

Ben sizin için kısaca derledim:

Lisans eğitimini 2010 yılında İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde, yüksek lisansımı ise 2014 yılında İstanbul Bilgi Üniversitesi Klinik Psikoloji Yüksek Lisans Programı’nda tamamladı. Uzmanlığımı “Bağlanma Boyutları ve Baş Etme Becerileri Arasındaki İlişkide İyimserliğin Aracı Rolü” adlı tez çalışmamı bitirerek aldı.

Çocuk ve ergenlerle psikoterapi çalışmaları, yetişkinlerle de ebeveyn danışmanlığı kapsamında bireysel psikoterapi çalışmaları yapan Börte, travmatik (duygusal ve fiziksel istismar/şiddet, cinsel taciz/tecavüz, kaza, ölüm, ameliyat vb.) yaşantılar, aile içi iletişim problemleri, doğum sonrası problemler ve kardeş kıskançlığı, yeme/uyku ve tuvalet problemleri, okula başlama ve uyum problemleri, boşanma süreci ve sonrası, korkular ve kaygı bozuklukları gibi alanlarda danışanlarına yardımcı oluyor.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s