Son aylara göre en zorlandığım aydan merhaba!
Evimde değilim, sürekli seyahat halindeyim. Türkiye içinde sayamadığım çok kez uçağa bindim, şehir, ilçe, kaza demeden gezdim. Tek miyim? Hayır! Kızım, balım da yanımdaydı, oto koltuğu, bebek arabası, benim valizim ve kızımın valizi (ne hata be! bir daha AS-LA! Tek valize sığmaktan başka bir şey mümkün değil!) ile yaptık bu yolları. Şimdi dönüp bakınca, neden kilo verdiğimi anlamak zor değil. Ağustos ortasından Eylül sonuna tam 8 hafta ordan oraya bir haldeydik. Ter döktüm resmen ter.
Ve kızım, canım kuzum… Ek gıdada çuvalladığımı düşündüren, karnıma ağrılar sokan bal böcek. Ulen kızım, neden birden her şeyi ağzına tıkmaya hatta daha ileri gidip boğazına kaçırmaya başladın ki? İşte bu süreci nasıl atlattığımı da ayrıca yazmak isterim aslında. Instagram’da canlı yayın yapıp eşe dosta danıştım, tatilde delirmemek için kavanozda kaşık yemeği vereyim dedim onu da istemedi aç gezdi, yenidoğan gibi memeye döndü derken bu tatil kızım tıkanacak mı diye yüreğim ağzımda bebe izlemekle geçti!
Anneliğim… En zayıf köşem, en yumuşak karnım oldu bu ay. Hele bebeğini tek başına büyüten insanlar için birden kalabalık aile ortamları zor olabiliyormuş. Herkes iyi niyetli ve özlemle doluyken yine de bazen anne ile bebeğin kurduğu düzeni sürdürmesi gerekebiliyor. Uyku, yemek düzeni derken anne ‘onu yapmayalım, bunu böyle yapalım’ diye sürekli bıkbıklanan biri gibi görünebiliyormuş. Oysa tek derdim(iz) bebeğin düzenini olabildiğince az bozmak, kendi kafa rahatlığımızı olabildiğince az sarsmak. Yoksa kimseyle derdimiz yok aslında…
Bu ay ettiğim yemin: Eşim olmadan uzun Türkiye seyahati? ASLA. Oh veririm babasına keyfimi sürerim. O da bana verir keyfini sürer. Yuvarlanır gideriz mis gibi. Etrafımızdakiler de rahatsız olmaz ana baba biz birbirimizi idare edersek.
Yeni yaşa 1 ay kaldı.
❤