Merhaba kita!
Kita dedikleri aslında Kindertagesstätte, yani gündüz bakım evi/kreş ama kısaca kita deniyor işte. Siz de öğrenmiş olun, bu yazımda bol bol kita diyeceğim. (Bazı isimleri Almanca yazmam havamdan değil, google araması yapınca çıksın, yurtdışına taşınıp yol yordam arayan biri olursa denk gelsin diye.)
Burada kita bulmak bir dert. Millet hamileyken yerini ayırtıyor. Biz de bakınmaya başlamıştık kim bilir ne zaman denk gelir diye kita kita gezmeye başlamıştık. Gidiyorsunuz, ya da telefonla/maille randevu alıyorsunuz. Önce mekanı geziyoruz, sonra da Wartelist’e yani bekleme listesine kayıt oluyoruz. Genelde verilen tahmini tarih Eylül 2018, Ocak 2019 falandı. yuf. Ha bir de şu var tabii, 0-3 yaşa krippe deniyor, bebe bölümü, 3 yaş ve üzeri elementar denene dana bölümü. Bazı kitalar diyor ki, krippede yer yok ama sizinkini 2 yaşında elementara alalım. Benim pek içime sinmemişti ama zaten 2. yaşı bekleme imkanımız da pek olmadığından o ihtimali eledik.
Birkaç liste, birkaç mailden sonra sıkılıp ara vermiştim açıkcası. Çünkü huyum budur maalesef. Sıkılınca salarım ve ne mutlu ki hep şanslı biri olduğumdan da tam o saldığım yerde işler düzelir.
Bunda da öyle oldu. kızımı yaşıtı bir bebe var burada. Bebeğin annesi çok yakın arkadaşım oldu burada geçirdiğimiz şu zamanda. Bir gün yürüyüş yapıyorduk, onun Ocak’ta başlayacağı kitadan aradılar. Bir evrak mı ne sordular. Bir keresinde arkadaşım bizim için yer sormuştu ama yok denmişti. Birden aklına gelmiş beni yanında görünce hemen sordu telefondaki kadına. KADIN NE DESE BEĞENİRSİNİZ? Yerimiz var!
Anaaam dedim, hemen başlayabiliriz. (Yeri kaptırmayı göze alamadım.) Böylece başladı bizim sürecimiz. Tamam dediler 10 gün sonra başlıyoruz. Bu 10 gün baya ağlaktım evde =)
Nasıl bir yer bu kreş?
Her şey yolunda giderse kızım 2. yaşına kadar bu kitada kalsın istiyorum, hatta 2,5 da olabilir. Ama sonrasında daha bahçeli, daha aktiviteli bir yerde olmasını tercih edebilirim. Ya da en kötü zaten 3 yaşında mecburen bir elementar bulacağız. Çünkü bu kreş sadece 0-3 yaşa bakan, gündüz bakım evi olarak da bilinen ”tagespflegehaus” meşhur tagesmutter (gündüz annesi) ve tagesvater (gündüz babası) konseptinden oluşuyor. Her bir görevliye 5 bebe düşüyor, bazısı büyük bazısı 9 haftalık, kimisi 7 aylık. Karma yani. 4 görevli var kreşte, bunlardan ikisi büyük bebeleri alıp bir odaya geçiyor sabahtan, aktivite, boyama, kurabiye vs yapıyorlar. Küçük bebeler de kendi aralarında oynuyor, takılıyor. Sonra bir süre beraber aktiviteleri oluyor. Ardından öğle yemeği ve uyku. Uykudan uyanınca da zaten yarım gün gidenlerin anne babaları gelmiş almış oluyor. Kalanlar akşama kadar devam ediyor.
Kreşteki görevliler ve bizimle olan iletişimleri çok güzel. Kızım da benim kucağımdan kendi bakıcısının kucağına uzanıyor hop diye. Sabah bırakırken zorlanmıyor gibi duruyor. başta ben de onunla giriyordum, sonra yarım saat orada bırakmamı istediler, sonra 1 saat yaptık. Araya hastalıklar da giriyor ama bakalım nasıl gidecek bu geçiş süreci…
İşte bu geçiş sürecinin adı da eingewöhnung, kelimenin tam anlamı ise ‘iklimlendirme’, yanı bebenin ortama alışması süreci.
Bu alıştırma esnasında benim kalbimdeki sızılardan, ağlamalarımdan bahsedeyim biraz. Anneliğimin 13. ayı , ‘erken mi? şart mı? özler mi? incinir mi? daha iyi mi olacak? biz kötü anne baba mıyız? ah yavrummm! ühüü ühüü!lerle geçti. Gerçekten çok zor, eksiyi artıyı tartmak, bebeğin için tek bir %100 doğru olmadığıyla yüzleşmek…
Benim için kafamı temize çekmeme yarayan liste şöyleydi. Eğer bir yerlerde bebeğini x ayda bakıcıya, kreşe bırakacak olan varsa, belki yüreğine su serper, belki bunu yeniden görmek benim yüreğine su serper diye yazıyorum. (Ne güzel dilimiz var, yüreğine su serpmek ne şahane bir söz öbeği.)
- İstanbul’da olsak kızım 12 aylık olduğunda ben de iş arayacaktım ve bakıcılı hayatımız başlayacaktı – çünkü orada kreş vizyonum pek yoktu doğrusu. ama burada gördükten sonra eğer bir gün dönersek ve bir bebemiz daha olsa, bakıcı yerine kreşe vermeye bakarım. Ama sanırım bulmak çok zor. Bir sürü anne bundan yakınıyordu.
- İstanbul’da değiliz evet ama burada bir hayat kurmak, köklenmek, buradaki hayatımızı güzelleştirmek için riskleri paylaşmamız gerekiyordu. Hastalığı var, sağlığı var allah korusun iş kaybı var, tek sorumlunun eşim olması hem bizim için dezavantaj, hem de eşime haksızlık. Gerçekten gurbette bir aile sorumluluğunu taşımak zor, anlıyorum, o yükü bir an önce paylaşmak istiyorum.
- Kızımı iş bilmez birilerine emanet etmiyorum. Hem bilgili ve deneyimliler hem de gerçekten sevgi dolular. En azından benim gördüğüm, kızımın memnuniyetinden anladığım böyle.
- Burada adetten olduğu için bebelerin neredeyse %99’u 12 ayı bitince kreşe başlıyor. Bu yüzden de geçen yaz gittiğimiz pek çok etkinlik yerini küçük bebelere bıraktı, herkes kreşe gitti bile. kızımı oyalamak, aktif bir şekilde tatmin etmek de zorlaşıyordu. Kışa denk gelmesiyle beraber eve kapalı kalmaktan ya da boş parklarda gezmektense çocuklarla iç içe olmasını tercih ediyoruz.
- Bugünlerde kızımın alışma evresindeyiz, tam yerleşmesi ve günde 5-6 saat kalır hale gelmesi Şubat’ı bulacak gibi. O tam başladığından ben de Almanca kursuna başlayacağım. Bunu aradan çıkarmam için 9 ay var önümde. Ve yaz tatili ile bölüneceği için aslında 12 aya yayılacak ve umarım B1-B2 seviyesinde Almancaya kavuşacağım. Bu sadece iş için değil, buradaki yaşama adapte olmak, hukuki işlerimizi takip edebilmek, doktorda, okulda kendimizi tam ifade edebilmek için de gerekli. İşe başlamamda da etkisi olacağı kesin.
- Düşünüp tarttığımız her açıda, kızımın kreşe başlamasına karar verdik. Bunun bir sebebi yarı zamanlı olacak olmasıydı bir sebebi de buradaki hayata katılmaya başlamam gerektiği. Şimdi ara ara yine ağlasam da eşime, amaaan içimize sinmezse vazgeçeriz 2 yaşında veririz diyoruz. Bu ihtimalin verdiği esneklik bile yetiyor insana.
- Evde körelmek bana iyi gelmiyordu, kendimi bir şeylerden geri kalmış, bir daha çalışamayacak, gündemden uzak kalacak ve daha da körelecek gibi hissediyordum. Ha keşke kariyer rafta dursa, para gökten gelse, ben sabahtan akşama kudursam kızımla =)
Biraz dağınık bir yazı oldu sanırım ama umarım birilerine faydası dokunur.
Akşam gelince bebesinin gıdısını öpen tüm anneler şahane annedir, önemli olan güzel bir iletişim kurup o kanalda kalabilmektir. Gerisini dert edip, işe dönmek için vicdan yapmayın, yapmayalım.
Bebekten sonra işe dönen bütün arkadaşlarım hayat kalitelerinin arttığını, hatta işte dinlendiklerini söylüyor. Bakalım göreceğiz.
Sevgiyle kalın ❤
12 ay kreşe başlamak için çok harika diye düşünüyorum. Şuanda 5 aylık oğlum var ve 1 ay sonra işe başlama ihtimalim… Hollanda da yaşıyoruz onlara göre normal tabii bu zamanlarda kreşe başlamak ama ben çok kötü oldum. İhtimali bile beni bitirdi gerçekleşirse ne olur bilemem. Alışırım heralde. Alışırım değil mi?
BeğenBeğen
keşke bizde de böyle kreşler olsa.. varsa da benim yaşadığım ilçede yok 🙂 son dediğinize çok kaıtlıyorum önemli olan eve dönünce bebekle kurulan iletişim ❤ gerçekten işe başladıktan sonra hem kendimi daha iyi hissettim hem de bebekle zamanım daha güzel geçmeye başladı 🙂
BeğenLiked by 1 kişi
Ne mutu size!
BeğenBeğen