Hamburg’da… yazıları yazmayalı çok olmuş. Bunun en büyük sebebi araya giren uzun yaz tatili ve sonrasındaki koşturmamızdır sanırım.
Geleli 8 ay dolmak üzere. Aylardan Aralık’ı bitiriyoruz. Şöyle bir bakarsak ben hala çok seviyorum Hamburg’u. Evet kış soğuk ve gri, evet güneş çok çok az gösteriyor yüzünü ama şehirde hayat güzel, arkadaşlıklar da iyice güzelleşti.
Bu süreçte kızkardeşler edinmeye, bebelerin teyzesi olmaya, yardım etmeye ve yardımlaşmaya devam ettim. Çok çok güzel insanlara denk geldim, hala da geliyorum. Hem Alman hem de Türk çevremden çok memnunum. Ne nefes aldırmayacak ‘samimiyette’ insanlar var ne de hastalıkta ya da mutlulukta yalnızız.
Çok kıymet verdiğim birkaç arkadaşım sayesinde burası cennet oldu bana. Tek ortak noktamız bebeklermiş gibiydi, tanıştık, kaynaştık ama kadınlık hallerimiz, gezmelerimiz, dertlerimiz, mutfak masası etrafında içtiğimiz biralarımızla çok keyifli yerlere vardı durum. Bebeler işin detayı oldu adeta.
Burada yaşamanın bana kattığı en güzel şey önyargılardan arınmaya çabalama oldu.
Türkiye’deyken kendimi ‘aydın, açık fikirli’ zannederdim, oysa hiç de değilmişim. İnsanları görünüşüne göre yargılamaya, hadi daha insaflı olalım sınıflandırmaya, kategorilere ayırmaya ne meraklıymışım! Buraya gelince ara ara içimden çıkan yargıcı teyzeyi bastırmak, eğitmek, gözümü aydınlatmak zaman aldı. Türkiye… diyerek genellemek istemem ama benim geldiğim çevrede şekiller, tipler, meslekler, birçok değerin önündeymiş. Ben de ister istemez böyle ölçer olmuşum insanları. Oysa burada, otobüs durağında mesela, 80’lik ‘tutucu hristiyan’ bir teyze olduğu her halinden belli biri ile saçının yarısı kazılı, diğer yarısı yeşil olan 50’lik bir kadın gündelik bir sohbet yapabiliyor. Ve bu sırada o 80’lik teyzenin bir tek kaşı bile kalkmıyor, aman demiyor, suratı ekşimiyor. Dış görünüşü marjinal olan pek çok insan marketlerde, restoranlarda, müşteri ile birebir temas eden işlerde rahatlıkla çalışabiliyor.
Sen de ne sığmışsın Zennu, ben olsam hiç garipsemem demeyin. Farkında bile olmadığımız duvarlar, filtreler var aslında zihnimizde. Bu bir gün saç rengine takılır öbür gün üstündeki monta… Burada ise, saygı her şeyin üstünde sanırım. Eminim birbirini bir sebepten garipseyen de oluyordur ama bunu bizdeki gibi kaş gözle göstermek ayıp galiba ki herkes çok dikkatli.
Benim bu yorumlarım Almanya geneline uygulanmaz elbette ama kendi Hamburg deneyimim bunu gösterdi bana. Ha derseniz ki düzgün bir giyimle bir yere gidince işlerin daha kolay hallolur mu? Sordum Alman arkadaşlara, evet etkisi olabilir ama günün sonunda zaten herkesin işini halletmeye çalışacaklardır dediler.
Buraya geldim geleli etrafımda irili ufaklı pek çok güzel/değişik şey olsa da, bu geçmiş ayların özetini yaparken en çok bunu anlatmak istemiştim. Bu kısa yazıda tam detaylandıramadım ama burada yaşarken asıl hoşuma giden, kendi yaşam alanımdan çıkıp sosyal bir varlık olarak nasıl davrandığımı izlemek, nasıl adapte olduğumu ya da içimdeki dünyada nelerde zorlandığımı keşfetmek oldu. Bunlardan en güzeli gözüm ve kalbimdeki filtrelerin kalkması olduğu için çok mutluyum. Demek ki bu yolculuğa ihtiyacım varmış!
İyi ki gelmişiz!
❤
Fırsat buldukça Hamburg yazılarına devam ederim,
Sevgiler
Z.
Nasreddin Hoca’yı Alamanlar anlamış bizim insanımız anlamamış desenize 🙂
BeğenLiked by 1 kişi