Canım kızım, cadı kızım =)
Kızım öyle fotoğraflarda göründüğü gibi doğduğundan beri bu koltuklarda gülücük saçmıyor. Tam 4 ay sürdü büyük çilemiz.
4 ay, neredeyse haftada 4-5 gün arabayla bir dram yaşadık. Sinir harbi, üzüntü, çocuk yırtınır, anne baba didişir.
Sonraki aylarda git gide azalan, arada ataklarda coşan bir isyan ile oturdu koltuğa hep ama 4-5 aydan beri bir daha hiç eskisi kadar kötü olmadı durum.
Kızım bugüne kadar oto koltuksuz hiçbir yere gitmedi. Bugün 18 aylık ve artık arabamız yok. Aylarca binmediği oluyor. Bazen hastalıkta taksiyle hastaneye gidip geliyoruz o kadar. Ama kuralı da koltuğu da iyi biliyor artık. Ne zaman düüt düüüt o zaman koltuk var. Bunu biliyor.
Ebeveynliğin kolay kısmı çok sevmek. Deli deli seviyoruz hepimiz. Ama korumak, kollamak zor olan kısmı. Hayır demek, kurallar koymak, ve onun sağlıkla yaşayan bir insan olarak hayatta kalmasını sağlamak gibi sıkıcı ödevlerimiz var.
Kızım, henüz doğduğundan habersizken başladı oto koltuğunda oturmaya. İlk 15-20 gün gık demedi, dünyadan habersizdi ama ne zaman ayıldı, o zaman ben kafayı yedim.
Benim için araba olmazsa olmazdı. Asla eşimi beklemeden kendim bir şeyleri halletmemin anahtarıydı. Aile ziyaretlerini kolaylaştırdığı, acil durumlarda imdadıma yetiştiği ve kimseye eyvallahım olmama halini sunduğu için bayılırım araba sürmeye. Kızım doğduğunda da hemen geçtim direksiyona, aldım arka koltuğa bir büyük ayna. Güle oynaya çıktım trafiğe.
Kaygılar bastı, zorlandım, endişelendim. Arkada tıkanır da duymazsam diye beş yüz kere radyoyu kapatıp nefesini dinledim. Elimle yoklayıp uyandırdım çocuğu. O uyanmış bebe çığlığı ile gittim kalan yolu, bilen bilir… Ama hiç vazgeçmedim.
İşte bu kadar istekle ve kararlı yaptığım bir diğer şey de oto koltuğu konusuydu. Eşim de ben de yabancıların şu health & safety dediği, kabaca iş güvenliği gibi çevirebileceğimiz konuya takığız. Ev kazası, araba kazası gibi önlenebilir bir sebepten, sırf biz boşverdik diye kızım zara görse kafayı yeriz. Bu yüzden de doğduğu günden beri, kızım oto koltuğundan hiç inmedi.
Gelelim herkesin bana sorduğu, haklı olarak merak edilen, belki işinize yarayacak adımlara:
- Kural kuraldır. Bebek ağladı diye kucağa almak sadece oto koltuğu sorunu değildir. ”Ağla ki esnetelim kuralları” bilgisini vermektir diye düşündük hep. Bu yüzden bu koltuk konusu gibi, kuralsa kural olan konuları tartışmaya açmadık.
- Delilerce ağladığında görmezden mi geldik peki? Hayır. Tam tersi. Her zamanki gibi yine tam destek, tam şefkat. Ama nasıl?
- Yola geniş zamanda çıktık. 20 dakikalık yola 1 saat, 2 saat ayırdık. ay geç kalıyoruz demedik.
- Her delirdiğinde sağa çekip dörtlüleri yaktık, koltuktan indirdik. Emzirdim, konuştum, anlattım geri oturttuk. Biraz ağlarsa ok, ama baktık deliriyor hop tekrar sağa. Böyle böyle bitti o kısacık yollar 2 saatte.
- Zamanla başka çaresi olmadığını kabullendi. Evet babası sürerken arkada oturup üstüne eğilerek emzirebiliyordum ama ya tekken? O zaman da yine oyuncak, radyo, allah ne verdiyse sunup 3-5 dk sürüp sağa çeke çeke gidiyordum.
Bugün aylarca kucakta gitmiş bile olsa bir çocuk anne babasının azmi ve açıklamaları ile alışabilir. Çünkü her konuda olduğu gibi bu konuda da referans biziz.Eğer biz panik, aman hadi yol erken bitsin de nasıl biterse bitsin dersek elbette oradaki esneme payını gören bebekler, çocuklar hemen oraya çalışıyor.Bu yüzden net olmak çok önemli bence. Bize her konuda en çok yarayan şey bu netlik oldu. Kızım hiç giden bir arabada kucakta durmadı, öyle bir seçenek yok çünkü. İmkansız gibi düşünün, o kadar imkansız ki, bunun bir ihtimal olduğunu bilmiyor. Eğer bilseydi de 15 aylık da olsa buna devam etmez bir noktada başlardım koltuk kullanmaya. O yüzden, amaan biz geç kalmışız dememek lazım.
Biz çocukken arabalar 70-80’le gidiyordu. Şimdi herkesin altında vızır vızır arabalar… Biz dikkatli gitsek bize mahalle arasında bile gelip patlatıveren minibüsler, taksiler. Sağ şeritte 120 ile gidilen yıllara gelmişken hala oto koltuğuna direnmek, gereksiz görmek olmaz, olmamalı.
Bazen Instagram’da yazışıyoruz, ‘eşimi ikna edemiyorum, al kucağına ne var ki diyor,’ diyenler oluyor. Bebeği uyutup şöyle bir google’a girseniz. ‘Oto koltuğu olmayan bebek kaza’ diye aramalar yapsanız eşiniz de ikna olacaktır. 90 kiloluk kocalarımızla boynu 10 cm olan el kadar bebeklerimiz bir değil. Terliyken soğuk su vermeye çekindiğimiz bebekleri saatte 120 kilometre giden kutulara öylece koyamayız değil mi?
Bugün başlasanız çok kısa zamanda, azimle ve sevgiyle çözümleyecek şey yok. Bunalırsanız aklınıza gelsin, bizim yüzümüzden hastanelik olsalar bunalacağımızın yanında bu nedir ki?
Haydi güvenli yolculuklar. ❤
Not1: Geçen sene bu zamalar bir versiyonunu yazmışım o da burada.
Not2: Oto koltuğu seçimi ile ilgili yazı okumak isterseniz buraya tık tık.
Baris dogduktan iki ay sonra arabamizi sattik ve yurtdisina tasindik. Ama bir sure Turkiye’de kaldim ben ailemle. O surecte zaten Baris anakucagindaydi. Ailemin de arabasi yoktu cok nadir araba kullandik. Taksiye hep anakucagi ile bindi ama tabi ki cok agladi. Her agladiginda ailemin aglatma cocugu al kucagina, yok meme ver, (bazen dayimin arabasina biniyordu), sezen yavas gidiyorum zaten bir sey olmazlarlagecti o surec. Bir gun yavas gitmemize ragmen koy yolunda aksam karanliginda onumuze inek mi esek mi bisi cikti ve dayim ani fren amyapmak zorunda kaldi. Cocuk kucagimdan firliyordu neredeyse. Neden? Cunku aglatma cocugu sezen zaten yavas gidiyoruzdu durum.
Gecenlerde ailem bizi ziyarete geldi. Araba kiraladik ve oto koltugu da tabii. Baris gene bagirdi cagirdi. Annemler gene basladilar aglatma cocugu diye. Dedim ki hayir. Biz bu hafta surekli araba kullanacagiz. Baris da oto koltuguna oturacak. Burasi zaten Turkiye’ye benzemez. Polis cocugu kucagimda gorse binlerce kron ceza keser. Aglasa da zirlasa da koltukta gidecek ve siz karismayacaksiniz. Arabayi zaten ben kullanmiyorum arkada yaninda oturuyorum. O yuzden de cok mu agladi az mi agladi diye panik de olmuyorum.
Bizdeki su cocugu aglatma olayini anlamis degilim. Bazi konularda da ben aglarsa aglayacak diye dusunuyorum. Cocugu birakalim aglasin degil ama iste oto koltugu meselesi gibi. Canindan onemli degil. Biraz aglar, biraz mola, biraz oyun derken alisir gider bence de.
BeğenBeğen