Bunu önce Instagram’da paylaştım. Arşiv olsun diye buraya yapıştırıyorum.
☀️
Akşam sohbetine buyrun: Kreşe babasıyla uzun bir yolla giden kızım her gün benimle aynı yolu dönüyor. Babası belli bir zamanda kreşe bırakmak (yoksa kahvaltıyı kaçırıyor) ve kendisi de işinin başına geçmek zorunda. 🍀Bense kreşten çıkmış delifişek evladımı deşarj etmek, yeni şeyler öğrenmesine yer açmak ve onunla keyif yapmak durumundayım.
🍀Bu ilk bakışta sorunsuz hatta ohh süper görünse de eşler arası bir çok kararda olduğu gibi bunda da bir çatışma, tartışma, serim, düğüm ve çözüm yaşadık.🍀Çünkü artık büyüyen, yürüyen ve asıl “bizim gibi” olmak isteyen kızım bize bazı durumlar veriyor. Mesela metro yolculuğu. Eşim götürürken hızlı olmak zorundalar, bebek arabasına attığı gibi uçuruyor. Ben de vakit bolken oh diyorum, asansöre aen bas, hadi gelene geçene bakalım, trende yanyana oturalım vs.
🍀Eşim de dedi ki başta, ee bu kız trende kendi oturursa bir daha ben onu sabah oturtamam arabasına. Ah, 2 yılda defalarca görmedik mi? Doyurursan rahatlar bu çocuk. Ben de onu yapıyorum. Doya doya toplu taşımaya biniyor, markette işleri o yapıyor, hadilemeden, arada kucaklayıp hızlandırarak 🙂 boool bool ne istiyorsa denetmeye çalışıyorum.
Öyle olunca ve bir yandan da sürekli “buna uygun olmayan zamanlarda seni hızlıca götürmem gerekir, o zamanlarda usluca otur olur mu? diye diye beynine işliyorum.
🍀Sonuç? Bildiniz. Otobüste bebek arabasında durmak zorunda olduğunu kabul eden, bilgisayarda ben çalışırken ellemeyen (çünkü ben çalışmazken defalarca yazı yazdı, imkanı olduğu an izin vereceğimi biliyor), acelem varken çoğu zaman bana uyan, uymadığında ağlasa da hızla benim anlattığım sebeplere ikna olan bir kızım var.
Şaşırdık mı? Hayır.
Bir “aksilik” olduğunda, acelem varken direndiğinde sadece 15 saniye durup “sen ne istiyorsun?” demek işi çözüyor. Çoğu zaman o an yapılmayacak bir şey olsa da, “Aa sen demek yavaş gezmek istiyorsun. Anladım. Ama maalesef şu an o an değil. Ama istersen bebek arabasınsa yavaşça kitap okuyabilirsin/ben hızla seni sürerken uçak görmeye çalışabilirsin/yanından geçtiğimiz arabaların renklerine bakalım/ kırmızı görünce zıplayalım” vs gibi öneriler mutlaka mutlaka işe yarıyor.
Hem çocuğu eşya gibi sürüklememiş oluyorum hem de o “annem bir imkanı olsa yapardı, demek ki mümkün değil” hissiyle doluyor.
Bunu dolduran da gerçekten ruhunu doyurmak, imkanlar olduğu anda sonuna kadar sabır ve zaman vermek, güvenini kazanmak. 6 aylıkken belki anahtar şıkırdatıp susturabiliriz ama küçük insana evrilen yolda en en iyisi bana göre hep bu yöntem oldu. Halini anlayıp bolca fırsat vererek yanında olmak yetti.
Eşim mı? O çoğunlukla ilmek ilmek, sabırla ilgilense de, acil veya mecburi bir durumu açıklamak gerektiğinde dan diye konuya giriyor 🙂 Kızım, gitmemiz gerek, bıdıbıdı. Çocuk ıııh-ihh derken bir mola verip sen şimdi ne istersin demek ve o isteği anlamak, yapamasak da anladığını hissetirmek güzel bence. Zamanla kocam da oraya yanaşacak, hissediyorum🍀💕
Bu yazıyı ilham olsun, aynalama neydi, ay çocuğa alan mı açıyorduk, o kitapta bu bölüm nasıldı? diyenlere yaşanmış örnek olsun diye paylaştım.
Sevgiyle ☀️