Merhaba, ben Zennube.
Bundan 3 yıl 5 ay önce, panjurlu bir odada kusarak, su bile içemeyerek başlayan hamileliğim yüzünden ve de sayesinde başladığım bir instagram hesabıydı burası. Bilenler bilir, #kafasıkarışıkbiranne idi adı. Hakkaten de tam bendim. Kafam karışıktı, karnımdaki 5 mm çapındaki şeyi saymazsak 2 köpeğe anneydim, çılgınca çocuk istememe rağmen elimdeki bu durumla ne yapacağımı bilmez haldeydim. Aradan geçen 3,5 yıla 100’ün üzerinde blog yazısı (bkz: kafasikarisikbiranne.com) bol bol kafa patlatarak ve okuyarak, hurafeden uzak, bilim ve geleneksel deneyimlerle aydınlanmış bir instagram hesabı sığdı. Leblebi yersem kusmam belki derken, “çocuklara kuruyemişler nasıl verilmeli?” sorularına evrilen hesabım en başta beni sonra da birçok anneyi besledi. Biliyorum çünkü ilk günden bugüne kadar, hesabımın da kapalı olduğu 1,5 aydaki hasret dolu mesajları da sayarsak ben artık bir işe yaradığından eminim bu hesabın. Sonra neler oldu? Herkese bir noktada dank edebilecek şey bana da geçen yıl ortasında geldi: BEN. Ben napıyorum? Ne istiyorum? Ben anne olmak dışında nelere vakıfım, nelerde eksiğim, nelere açım? Bu çok insani ve durdurulamaz bir zincir yarattı bende. İlk zamanlar, bunun Ela ile doğal bir “ayrılma” evresi olduğunu sezmeden önce, çok vicdan yaptım. Kendimi ön plana almakta zorlandım, aldığımda kendime kızdım, sonra gaza geldim yeniden toparladım… Bilmiyorum herkes bunu yaşıyor mu ya da böyle mi yaşıyor ama ben anneliği çok sevdim, delirdim, zirvelerde yaşadım ve kendimi yeniden hatırladığıma kadar geçen 2-2,5 yılda sanki başka bir alemdeydim. Sonra bu kendimi düşünme, işimi, gücümü, göçümü, bedenimi, sağlığımı, geleceğimi düşünme halleri geldi ve bunun vicdani muhasebesi bu kez zorladı beni. O da bir dönemdi ve hepiniz olmasa da burada candan tanıdığım pek çok insan şahit oldu buna. Mesajlaştık, moraller verdik, destek olduk birbirimize. Sonra… Ben Instagram’dan çok sıkıldım. İphone hediye etmek ve bir sonraki kitabını basarsa alacak insan bulsun diye “takipçi kasmak” için plastik sohbetler eden insanlardan yıldım. Üretmeyen, akıl fikir katmak yerine boş lafla yücelen insanları görmek yordu. Çocuğuna nesquick verenden, bana dedikodusunu yaptığı instamomlarla etkinlikte yer almak için türlü hallere gidenlerden illallah geldi. Hani biri televizyonda rezil olurken bakamaz kanal değiştiririz ya öyle… Bazı konularda zorlandım. Çocuğuma iyi gelen bir şeyi, özellikle de ürünü paylaşırken yutkunmaya başladım, bunu alamayan ve bulamayan insanlara denk gelme ihtimalimi sevmedim. Elbette hiçbirimiz eşit değiliz ve olamayacağız ama yine de, batsın bu dünya diyerek, sesimi kıstım. Etraftan gördüğüm aşırı dandik pazarlama çığırtkanlıklarına bakıp, bana ne yeaa diyememenin bedeli olarak, gördükçe bunaldım, şiştim. Engellemeye başlayalı aylar oldu ama bitmediler. Afedersiniz ota boka tavsiye veren ve çoğu tavsiyesi basit bir google aramasına bile dayanmayan işkembeden atangilleri görmekten bıktım.
Üstüne bir de kendi hayatımdaki gerginlikler, anksiyeteler geldi. Hayatımın doya doya BEN demek isteyeceğim bir dönemini, yurtdışında, hala entegre olmakla uğraşan (hayır entegre olmak hallo deyip sosis yemek değil :), çocuğuna tapan biri olarak kendime de eve de kalmayan zamanı blogda ve ınstagram’da harcamaktan sıkıldım. Instagram’da işittiğim kaba sözlerden, güzelleri her ne kadar fazla olsa da, can yakan incitici mesajlardan yıldım. Buralar bana dar gelir hale geldi. Yıllar önce bana iyi gelen bu hesapla böylece vedalaştım.
Şimdi, yeniden geldim sanırım. Hala emin değili. Hiçbir iddiam da yok. Bundan sonra nelerden bahsederim, ne yazarım ne saçmalarım hiç bilmiyorum, bir vaadim de yok.
Sadece nefes alıp dinlenmek iyi geldi. 21. yy nimeti, eskinin mahalle sohbeti ortamı olan Instagramı daha doğrusu oradaki kapı önü sohbetlerini bazen kuaförün ağda odası mahremiyetindeki paylaşımları özledim. Kötüleri görmemek ve kendimi yormamak için elimden geleni yaparak. Muhtemelen çok daha kendimi düşünerek davranmak üzere, temkinli bir kafayla geri döndüm.
Bugünden sonraya tek kararım, tahammül etmek zorunda olduğum kimse olmadığını kendime hatırlatmak. Saçma nezaketler yüzünden gerçek ilişkileri kaybetmemek.
Buraya kadar okuyan varsa, ki az da olsa vardır, çok teşekkür ederim. Duyulmak çok güzel geliyor insana. 🥰
İyi ki geldin. Yazdıkların tecrübelerin paylastiklarin gerçekten iyi geliyor.
BeğenBeğen
Bak iste, al benden de o kadar… yavas yavas ayrilmak lazim ama bir de ben olmak lazim ama ahh o vicdaan…
BeğenBeğen
Hoşgeldinnnnn:) ben de benzer bi ‘Efe’den ayrılma’ sürecindeyim ve benimki de 1,5 yaş civarı başlamış aslında bakarsan ama o vicdan hep aynı demekki yalnız değilmişim. Evet anneliği çok çok çok sevsemde beni otomatik pilottan alıpta ana getiren, yıllar yılı önümdeki flu görüntüyü alıp netleştiren( iyisiyle kötüysüyle) bir dönüm noktası olarakta görüyorum artık. Ve aşırı hevesliyim kendime dönmeye içime derdime sevincime. Bu çocuk bana özşefkatin mecburi olduğunu öğretti ben de bu yolda biraz acemi şöforlük etmek istiyorum arsızca. O yüzden esneyebildim belki de o yüzden artık arada ikinciyi düşünebiliyorum belki de:) ay çok uzattım diceğim o ki bebeler büyüyo ama bi gün dönüp baktığımızda bizden de bişeyler kalmış olsun geriye. Yoksa bu analık kervanında delirmek çok kolay. Hatta belki daha iyi bir BEN. Neden olmasın? Hoşgeldin canımm hoşgeldin❤️
BeğenBeğen
Ne güzel yorum bu ya! 🥰🥰 Şiir gibi yine.
BeğenLiked by 1 kişi
Yazinizin basligina aynen katiliyor ve en cabuk ne zamansa gelmenizi bekliyorum. Sevgilerimizle…
BeğenBeğen
Geldimmm
BeğenBeğen
Rica ederim 🙂
BeğenBeğen
Gerçekten ilk defa bir insanın fikirlerini birebir onaylıyorum. 💚
BeğenBeğen
🥰Ne mutlu bana
BeğenBeğen