#BENceTemmuz diye bir şey uydurdum. İlhamımı da her aya bir konu ve yaklaşım bulan @ilsanise’den aldım 💕. Onun Temmuz’u #BolBuzluTemmuz, merak ederseniz bakarsınız. Ben benimkine geçeyim:
#BENceTemmuz bahanesiyle, uzuun bir ara verdiğimiz kendimize bakalım, ne istiyoruz, ne hedefliyoruz konuşalım istedim.
Her güne değil ama geldikçe, sığdıkça Temmuz boyunca bu konularda yazıp lafı açasım var. Belki benden başka birilerine daha faydası olur diyerek giriyorum söze:
Ben, bir süredir kafayı gelecek planlarına takmışken aslında plan yapmadığımı, kendimi pişmanlıklarla ve kaygılarla doldurduğumu fark ettim.
Ya geçmişten ders alma hevesiyle başlayıp hooop pişmanlıklara, hatta daha ileri gidip “beceremedin, yanlış karar verdin işte zamanında!” gibi düşüncelere boğdum kendimi ya da hadi hayal kurayım ya da plan yapayım derken bakmışım yine kaygıları ya da “o da zaten öyle olmaz, denesem de şu çıkar karşıma yine olmaz…” gibi bezdirici, hayal ya da plan olmaktan uzak, düşman gibi heves kıran düşünceleri beslemişim.
Buna ister özgüven eksikliği deyin ister depresyon ister “aman senin de yapasın yok zaten…” Bu hissi yaşayan insanlar beni anlayacaktır. İstiyoruz, çok istiyoruz. Kimimiz işe dönmeyi, kimimiz istifa etmeyi, kimimiz öylece durmayı, kimimiz bambaşka bir alana yönelmeyi. AMAlarımız çok.
Ama şimdi zamanı değil.
Ama çocuk?
Ama eşim.
Ama ben eski ben miyim? Yapamam.
Ama kim napsın beni?
Ama ben x yaşındayım!
Ben diyorum ki, oturalım kağıt kalemle geçirelim 1-2 günü.
Günler günleri kovalıyor bazen, tatil, ev koşturması ya da işler… Sonra bir akşam, tam da uykuya yatmışken bir endişe ya da pişmanlık gelip buluyor. Sonra onunla biraz cebelleşip gönderiyoruz belki. Bir sonraki âna kadar yine hayat akıyor.
Diyorum ki, endişemiz de neşemiz de, pişmanlıklar da planlar da havada kalmasın. Oturalım yazalım. Ben mesela hızlıca akşıma gelip kovaladığım pişmanlıklarımla mutsuzum. Somut planlanmayan planlardan da öyle…
Benim Bu haftaki kendime ödevim şöyle:
Bir deftere, herkes uyuduktan sonra oturup, plan ya da hayal kurmak istediğim konuları düşünmeye oturduğumda AKLIMA GİREN ve cesaretimi kıran şeyleri yazacağım.
Öylesine ötelediğim, hızlıca geçiştirdiğim ve beni yoran duygularıma zaman ayıracağım.
Dip köşe bir zihin temizliği yapmadan, yeni başlangıçlara yer açamadığımı fark ettim çünkü. Kendimle yüzeysel bir ilişki kurmayı sevmem ama zaman zaman o tuzağa düştüğümü de biliyorum.
Bu yüzden, ödev gibi, görev gibi bu haftayı buna ayırıyorum. Önce bakayım bakalım hangi hisler, hangi duygular yorarmış beni. “Ben biliyorum zatn ya, işte çocuk, göçtğk falan kariyer de gitti ondan heralde ..” demeden önce, otomatik cevaplar vermeden oturup içime bakmaya karar verdim.
Eğer siz de benim gibi bu hafta buna eğilebilir, listeler, sayfalar ya da birkaç satır doldurabilirseniz gönderin. Paylaşır, birbirimizin ne kadar insan ne kadar kırılgan olduğumuzu görürüz. Herkes yollarsa ben de paylaşırım kendiminkini hepsiyle beraber, isimsiz. Tek ben olursam paylaşmam, söyleyeyim 🙂
Haftaya uçuk kaçık hayaller listesinde buluşuruz, bu hafta bir temizlik yapalım, biraz ağlayalım. 💕