Bugün, 6 yıllık evli bir insanım.
Annesi babası ayrı olan her insan aynı değildir elbette diyerek başlayayım kafamdan geçenleri yazmaya.
Benim için evlilik bir yandan yıllardır hayallerimde, arkadaşlarımın ve kuzenlerimin ailelerinde görüp içimde büyüttüğüm “kendime ait bir çekirdek aile” arzusu, bir yandan da “kesin çok zor bir şey olacak ve ben elime yüzüme bulaştırıp kaçacağım” demekti.
Bir yandan çocukluğumdan beri hayallerimi süsleyen o aile görüntüsünü vaadediyordu. Bir yandan da elimdeki veriler çok kısıtlıydı. Karı koca iletişimi çok iyi olan, birbiriyle çok iyi dayanışan çok çift görmedim büyürken.
Sadece bizim evde değil, çevremde de aileler zorlanıyordu. Sebeplerini bilemem ama hepsi kendine has, hepsi güzel insanlardı fakat bazı evlilikler yürümüyordu.
Bu bilgiyi bir çocuk olarak işleyip anlamlı bir yere koymak bana kolay gelmemişti. İki iyi insan nasıl 1 kötü evlilik ediyordu? Bunları bol bol düşündüğüm, bazen arkadaşlarımın ailelerini kıskandığım bazen özendiğim yıllardan sonra, iki kez evlenmeye niyetlendim.
Birincisinde, altın gibi kalbi olan bir insanla yollarımız kesişti ve fakat sonuna yaklaşırken ikimizin de hayrına bir kararla yollarımızı evlenmeden ayırdık. İkincisinde, artık emin olmuştum ki evlilik benim hayalim olduğu kadar fobimdi de.
Zaten tüm sorun orada başladı.
Çok istiyordum ama kendimi çok beceriksiz, evlilik yürütmeyi bilmeyecek kadar donanımsız hissediyordum. Sevmeyi ve sevilmeyi ailemden bilsem de, karşımdaki insanı hırpalamadan ve kendim hırpalanmadan nasıl ilişki yürütürüm yıllarca, aklım almıyordu…
Ve sanki bu evlilik denen şeyi yürütmenin yegane sorumlusu benmişim, eşimin varlığı varlık değilmiş, cebinde kendi travmaları ya da korkuları olamazmış gibi bir sanrı da vardı. Eşim, çekirdek ailesi 30 yıl ayakta kalabilmiş güvenli topraklardan gelen biri bense çürük elmaydım. O, “başarmış” bir tarafın çocuğuydu ne de olsa… (Canım Zennu, toy Zennu, neler geçmiş aklından 💜Oysa yıllar gösterdi ki hepimiz insanız ve her aile iyisiyle kötüsüyle ayrı bir alem. Mükemmel aile yok.)
Sonra…
Onca zorlanma korkusu ve kaygılar buhar oldu uçtu ve biz kolayca bu yıllara geldik desem yalan olur.
Her ilişki gibi bizimki de uçtu, coştu, çatladı, yere çakıldı bazen…
Bazen içimdeki o kız çocuğu bu yılları sayıp “başarı” hanesine yazmak istedi. Eskiden “Başardın evli kalmayı!” diye çığlık atardım içimden. Sanırım ilk 2 seneydi. Sonra olayın benim başarımı ölçen bir tarafı olmadığını keşfettim. Bunu bana yüz kişi anlatsa belki anlamazdım ama içimdeki hisler oraya varınca, tüm korkular ve duygular damıtılınca geriye sakin bir güven kaldı.
Bugün 6 yıllık evli bir kadınım ve bu belki yarın bile değişebilir. Hayatın belirsizliğine koşulsuz güvenmeye çabalamak, bunu böylece kabul etmek ve içinde olduğum hikayenin tadını çıkarabilmek sanırım büyüyen yaşımın, aldığım çok kıymetli terapilerin ve sevginin eseri.
Bağlanma modellerini bilen bilir, güvenli bağlanma zor bir modeldir, emek ister. Ben yılların kaygılı bağlanmalı Zennu’su, insanın bağlanma modelinin nasıl ve ne keyifle ve ne çabalarla değişebildiğini evliliğimde keşfettim. Keşke bunu biri bana çocukken deseydi. “Korkma, sen hayalindeki aile hayatını yaşayacaksın. Korkma, sen defolu değilsin. Sen, evli kalmayan ya da kalamayan ailen değilsin. Sen, yeni bir hikayenin insanısın.”
Gerçekten bu korkumu görüp oradan elimden tutan eşime, cömertçe verdiği sevgi ve dostluğu için minnetarım.
Bazen hayat bizi eş durumundan tayine çıkarıp anne babalık topraklarına sürse de, yorgunluktan aynı evin içinde görüşemeden günler geçse de, bazen, o en aşık günlerimizin üstüne bir kat toz inse de, sevgisini ve kalbini hissedebilmek çok kıymetli.
Ne demişler, hayat bir gündür, o da bugündür.
Evliliğimizi sürdürmenin benim haneme bir sayı gibi yazılmadığı, hafifçe ve ferah duygularla yaşanacak nice yıllar diliyorum sevgili çekirdek aileme.
Ve bir gün ikimizden biri bu evlilikte mutsuz olursak buradan özgürce çıkabilmemizi umuyorum. Umarım bir evliliğin “çocuk için” ya da başka bir sebepten, yıllarca içinden çıkılamayan ve mutsuzlukla yaşanan bir kafese dönüştüğünü asla görmeyiz. Bu sanırım en zoru olur. O zaman belki “başaramadım” derim.
Çünkü 20 yaşımın aksine başarı kıstasım evli kalmak değil, mutlu kalmak. Dilerim ki bu mutluluk, eşimle ve çocuklarımla, yuvamızda olsun. Ama olmadığı yerde bırakma gücünü de yitirmeyelim.
🖤
Ne demek istediğimi çok iyi anladığıma üzüleyim mi sevineyim mi😊 sen mütevazilik ededur yine de ama ben bi dış ses olarak, BAŞARDIN ZENNU, demek istiyorum. Başarmaya da devam ediyosun/ediceksin. Çünkü bazı şeyleri yetişkinlik yaşında kendi emek ve tercihlerin sonucu elde etmek daha mı etkili, kıymetli oluyo ne?
BeğenBeğen