Kişisel tarihime bir not: Gurbet ellerde doğum yapmak için hastane kaydımı yaptım bugün. 🏥

İşin şakalı gurbet kısmı bir yana, şu kağıtlarda yazan tüm komplikasyonlar el ele verse ayın etrafında 2 tur atabilir. Biz Türkiye’de plansız ve hatta acil doğuma gidince inanın hatırlamıyorum ne imzaladık, nelere tamam dedik. Hiçbir şey umurumda değildi ve çok da hafiftim kafaca. Öyle paldır küldür rahatça gittik geldik. Bu kağıtlara bakılırsa ne badirelerden yırtmışız meğer 🙂
Şimdi covid kısıtlamaları bir yandan – aktif doğum başlayana kadar eş giremiyor, özellikle de yoğunluk varsa. Yani yaklaşık 4-5 santim açılana kadar yalnız olacakmışım. Tamam sevgili covid. Ne yapalım. – bir yandan bu kağıtlardaki olası senaryolar, bir de evde bekleyen yavrunun varlığı derken biraz yoğun duygularla geçti bugünüm.
Evdeki yavru kısmına en çok dokunan da şu oldu: Olur da her şey yolunda giderse ve o gün boş yer varsa -önceden ayırtmak mümkün değil – eşinle kalabileceğin bir aile odası tutabiliyorsun. Yoksa iki yeni anne ve iki bebek bir odayı paylaşıyor. Normal doğumda önerilen 3, sezaryende 5 gün kalış ama doktor kararı ve annenin imza vermesiyle erken de çıkılabiliyor. Asıl mesele, eşle kalınacaksa, eş girişte normal hızlı test, yatış odasına geçerken de bir pcr testi veriyor ve birdaha kattan dışarı çıkamıyormuş. Çıkarsa geri kabul edilmeyeceğini defalarca kez söylediler.
Yani, akşam gerekirse eve gitsin, kızla ilgilensin, uyutsun, gerekirse yine hızlı test olup yanıma geri gelsin diye bir seçenek yokmuş.
Oysa enteresandır ki, 2 anneli odada kalan kişilerin eşleri her gün 1 saat ziyarete gelebileceklermiş. Ama biz yatılıların otoparka bile inmesi mümkün değilmiş. Ben bu giriş çıkış mantığını tam anlamadım ama vardır bir hikmeti deyip geçiyorum.
Zaten bana en iyi gelen şey hep bu. Vardır bir hikmeti…
Türkiye/Almanya kıyaslaması yapıp boş yere hayıflanmaktansa bana tuhaf gelen bir kural varsa, sisteme güvenip “vardır bir sebebi” demek oluyor. Sürekli kafamdaki Türkiye’yle kıyaslayarak bu süreçlerden geçmek çok zor ve gereksiz bunaltıcı olurdu. Böyle sakin kafa iyi geliyor.
İşte bu aslında dertlerden uzak, kabule yakın, pırıl pırıl sakin kafamı biraz karıncalandıran tek şey evde beni bekleyecek olan, her fırsatta da bu endişesini dile getiren bir çocuğun oluşu. İlk doğumun en kolay yanı ne deseler hiç düşünmeden “sadece ve sadece karnındaki çocuğu düşünebilmektir” derim.
İkinci, üçüncü hamileliklerde insanın kalbi de, aklı da ikiye, üçe bölünüyor eminim.
Şimdi, artık beklenen finale haftalar kala, böyle hastanede kağıt kürek işleri biraz endişeler uyandırsa da, geceyi kapatmadan içimdeki sakin yuvaya girmek istedim.
Kendi kendime konuşurken burada da bulunsun:
İçimdeki yeni insanı doğurup eve gelmeyi, sonra da dört köşeli çekirdek ailemle uzuun yıllar huzurla, sağlıkla yaşamayı diliyorum. 🙏🏻 Bildiğim tüm dualarım, dileklerim bunun için.
Eğer gecenin ortasında gözünüze çarptıysa bu yazı, hem benim hem de tüm sağlıkla kavuşmayı bekleyen anneler için içinizden geçecek bir ufak güzel dileğinize talibim 💛.
Aramızda tecrübeli gurbetçi anneler de var eminim. Covid dönemi ya da hatta normal sürece dair püf noktalarınız varsa seslenin e mi? Doğuma gitmeden şunu bilsen hayatın kolaylaşır dediğiniz herhangi bir şey bana büyük hediye olabilir. 🥰
Dualarım sizinle.çocuklarinizi analı babalı büyütün.inş.covitsiz.saglikla güzel günler ailenizin olsun.esenlikler diliyorum.
BeğenBeğen