Rüyamda bir aqua parkın tanıtımındayım. Büyük bir avm içinde, oracıkta gözümüzün önünde inşaa ediyorlar hemencik. Bebekleri valizleri dolaba bırakır gibi bırakıyor. Orası net değil. Elimize bir de vestiyer fişi veriyorlar, dönüşte bebeği onunla alıcaz… koşa koşa biniyorum rafting botu gibi şeye. Dev avm’nin orta yerinde havalara uçup suları sıçratıp iniyorum aletten. Oraya kadar neşeli olan rüya birden gerilmeye başlıyor.
Önce aletten inince bi görevliyle konuşuyorum, birisi telefonunu unutmuş, ben de kendi telefonumu gösteriyorum. Bak bu benim gerçekten diyorum falan. Siyah, kocaman bir samsung akıllı telefon. Orda adam telefonumu alıp incelerken oyalanıyor. İyice gerilmeye başlıyorum ama sebebi yok. Arabaya biniyorum, eve doğru gidiyorum. Bir bakıyorum ki, arka koltuk boş. Eşyalar, montlar var, Ela yok! O anda beynim zonklamaya başlıyor. Aklım çıkıyor. Bir yandan avm’yi aramak için telefonunu arıyorum google’da, bir yandan geri dönmeye çalışıyorum.
Yolun ortasına halılar serilmiş, hayatımda görmediğim bir olay var: kız isteme.
Bembeyaz halı/battaniye gibi şeylerin üstünde gelinle damat var ama güya olay kız isteme. Yaşlı bir amca kelime oyunları yapıyor, alalım bu kızı diyor. Bende kocaman hantal bir otomobil. Durum diyorum halıyı kirletmeden şöyle yandan geçeyim. İyice panik halde halıyı atlatıyorum. Yol burdan sonra stabilize bi köy yoluna dönüyor. U dönüş yapıyorum acele acele. Yoksa hızlı gelen araba önüme geçecek, trafiğe kalırım…
Derken birden arabam yok oluyor, bisiklet tepesindeyim. Haldır huldur sürüyorum ama ödüm kopuyor. Yol uzun, avm uzak, akşam karanlığında yol ıssız, “Ela’yı başkası mı aldı? Ben gidene kadar alıp kaçarlar mı?” derken karşıdan lacivert bir Şahin geliyor, ben köy yolunun kenarında çalılara doğru gidiyorum. Araba yavaşlıyor, durmuyor ama, aşırı gergin… “Bu be lan oğlum burda, kız lan bu, bisiklete biniyor” diyorlar. İçlerinden biri de, “bırak lan erkek gibi kız bu,” diyor, beğenmiyor beni şükür. O sırada artık kabusta olduğumu anlayıp bisikleti çalıklara doğru sürüyorum.
Uyanmadan önce aklıma ede sahneler geliyor. Babam bana mandala kolye vermiş, buna inanırsan sütün çoğalacak demiş, gülmüşşm o da küsmüş bana. Bakıyorum boynumda kolye, Ela’ya varamıyorum, memelerime aüt dolmuş sızlıyor. Ah diyorum, doğru söylemiş babam, kolye işe yarıyor!
—
Uyandığımda nefes nefeseydim. Ödüm koptu. Kalbim sızladı…
Kimse bebeğinden, yavrusundan ayrı kalmasın… Düşüncesi bile mahvetti!
Bugün, benim doğum günümdü ve ben ilk defa Ela için yandığım bir kara kuru düş gördüm. Bir daha olmasın.
Z.