Çok zaman oldu anneliğimin x ayı diyerek bir günce paylaşmayalı.
Her gün büyüyen kalbim 26 aydır delire delire sonunda sanırım uzayı kapladı. Çok seviyorum.
Bir canlı dünyaya getirmiş olmanın verdiği ağırlık biraz üstüme çöktü bu aylarda. Can taşıyoruz, acıları çekiyor, mutluluklar buluyoruz. İşte bir çocuğa sebep olunca da bunların da sebebi sanki bizmişiz gibi olmuyor mu? Can taşımak kolay mı? Bu yükü öylece, pat diye birine vermek ve hadi seni çağırdık deyip bu dünyaya çağırmak kolay oluyor mu? Bunlar cevap aramaktan çok sitem ettiğim sorular. Cevabını aramıyorum. Ela’nın bu dünyada olması benim için muhteşem. Ela için de çok keyifli, acısıyla tatlısıyla yaşamak bir şans ve o da bu şansı yakalayıp geldi bu dünyaya. Ama bunun bir de sonu var.
Hayır, derdim iş bulup bulamaması ya da sevilip sevilmemesi değil. Elbette bunları da bilmek/yönlendirebilmek isterdim. Ama en en beni üzen, aklımı bırakan şey, bu dünyadan nasıl çıkıp gideceği(miz).
Hayata getiren bizken, ilk anda kucaklayıp bağlanmışken, bir gün bebeklerimiz büyüyüp, umarım sağlıkla yaşlanıp bu diyardan göçecekler. Tek dileğim, kendim için de, kızım için de, uzun sağlıklı bir hayat ve olabilecek en yumuşak son.
Belki bunları yazmak depresifleştirici, belki tat kaçırıcı. Bilmiyorum. Uzun zamandır aklıma dönen ve beni ‘anne olduğuma pişman eden’ hisler ve düşünceler bunlar.
O kadar çok seviyorum ki, düşünmeye bile kıyamıyorum bazı şeyleri.
Sonra derin bir nefes alıyorum. Hayat her şeye rağmen güzel ve ferah. Umarım uzun yıllar, keyifle beraber yaşarız kızımla. Hayatta en büyük dileğim bu. ❤